Bu yazıda, İsrail’in Türkiye’ye yönelik tehditlerini tarihsel, ideolojik ve stratejik açılardan ele alacak vr bu durumun neden milli güvenlik sorunu olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyacağız.
İsrail rejimi ile Türkiye arasındaki ilişkiler, uzun yıllardır inişli çıkışlı bir seyir izliyor.
Ancak bu ilişkileri yalnızca diplomatik düzeyde değerlendirmek yeterli değil.
Zira İsrail’in Ortadoğu’daki politikaları, Türkiye’nin sadece dış politikasını değil, doğrudan milli güvenliğini de tehdit eden bir nitelik kazandı.
Biz de bu yazıda, İsrail’in Türkiye’ye yönelik tehditlerini tarihsel, ideolojik ve stratejik açılardan ele alacak vr bu durumun neden milli güvenlik sorunu olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyacağız.
İSRAİL’İN GÖZÜ TÜRKİYE TOPRAKLARINDA
İsrail rejiminin kuruluş felsefesi olan Siyonizm, yalnızca Filistin’i değil, Nil’den Fırat’a uzanan toprakları kapsayan bir “Arz-ı Mev’ud” inancına dayanıyor.
Bildiğiniz üzere bu harita içinde Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi de yer alıyor.
Dolayısıyla İsrail’in yayılmacı hedefleri Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor.
İsrail’in ontolojik varlığını kurduğu bu ideolojik zemin, İsrail’in sadece komşularını değil, Türkiye gibi bölgesel güçleri de tehdit eden bir strateji geliştirmesine yol açmış vaziyette…
Bu bağlamda da İsrail, Türkiye’yi zayıflatmak ve sınırlandırmak amacıyla çok katmanlı bir politika izliyor.
İSRAİL TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SİLAHLANDIRIYOR
İsrail’in Türkiye’yi tehdit eden en önemli hamlelerinden biri, PKK ve YPG gibi terör örgütlerine sağladığı doğrudan ve dolaylı destekler…
Özellikle Suriye’nin kuzeyinde YPG üzerinden kurulan kantonlar, İsrail’in bölgedeki vekil güçleri konumunda.
Türkiye’nin güneyinde uydu bir devlet kurmak isteyen bu yapılar, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, iç istikrarını ve millî varlığını tehdit ediyor.
İSRAİL, DOĞU AKDENİZ’DE DE DÜŞMAN
Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım mücadelesi Türkiye için hayat bir önem taşıyor.
Enerji kazanımından öte vatan müdafaası anlamına da gelen söz konusu mücadelede İsrail rejimi Türkiye’nin karşı tarafında yer alıyor.
İsrail’in Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile kurduğu enerji ittifakı, Türkiye’yi Doğu Akdeniz denkleminin dışına itme çabasının bir parçası olarak görülüyor.
Gerçekten de EastMed Boru Hattı Projesi, Türkiye’nin coğrafi üstünlüğünü by-pass etme girişimi olarak öne çıkıyor.
Bu işbirlikleriyle İsrail, Türkiye’nin deniz yetki alanlarını hiçe sayıyor ve Yunanistan’a stratejik destek sunuyor.
Bu durum, Ege ve Akdeniz’deki Türk egemenlik haklarını doğrudan tehdit ediyor.
MOSSAD, TÜRKİYE’DE CİRİT ATIYOR
İsrail’in istihbarat teşkilatı MOSSAD’ın Türkiye içinde aktif olduğu birçok defa ortaya çıkmıştı.
2022 yılında yakalanan 15 kişilik MOSSAD ajan ağı, İsrail’in Türkiye’ye içeriden sızma girişimlerinin bir örneği…
Öte yandan İsrail bağlantılı sivil toplum kuruluşları, medya organları ve dijital platformlar üzerinden algı operasyonları, toplumsal kutuplaşma, değer aşındırma gibi psikolojik harp teknikleri yürütülüyor.
Toplumsal barışı ve milli iradeyi zayıflatmaya yönelik bu durum da İsrail’in Türkiye’yi tehdit ettiği bir husus olarak öne çıkıyor.
ÜLKEMİZDEKİ ÜSLER KİMİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYOR?
Türkiye topraklarında bulunan Malatya Kürecik Radar Üssü, İsrail’in güvenlik sistemine entegre edilmiş bir halde…
Aynı şekilde İncirlik Üssü de NATO kisvesi altında İsrail’in çıkarlarına hizmet eden operasyonlara lojistik destek sağlıyor.
Bu üsler, görünüşte Türkiye’nin müttefikleri tarafından kullanılsa da, gerçekte Türkiye’nin güvenliği pahasına İsrail’in korunmasını sağlıyor.
TÜRKİYE’NİN VİCDAN CEPHESİ: FİLİSTİN
Türkiye’nin Filistin’e verdiği diplomatik ve insani destek, İsrail tarafından “düşmanlık” olarak algılanıyor.
Bu durum da İsrail’in Türkiye’ye karşı daha agresif politikalar izlemesini de tetikliyor.
Ancak Filistin meselesi, sadece bir dış politika meselesi değil, Türkiye’nin vicdanî ve tarihî bir sorumluluğu…
Öte yandanİsrail’in Filistin’de işlediği savaş suçlarına karşı Türkiye’nin sessiz kalması, sadece ahlaki değil, jeopolitik bir geri çekilme anlamına gelir.
Çünkü İsrail’in Filistin’de uyguladığı yöntemler, bir gün Türkiye’de uygulanmak istenen senaryoların ön provasına dönüşebilir.
TÜRKİYE, İSRAİL’E KARŞI NE YAPMALI?
Tüm bu başlıklar değerlendirildiğinde, İsrail’in Türkiye için oluşturduğu tehdit, klasik bir dış politika meselesi olmaktan çıkmış; çok boyutlu bir milli güvenlik sorununa dönüşmüştür.
Türkiye için acil stratejik adımlar:
• Kürecik ve İncirlik Üsleri derhal kapatılmalı,
• İsrail ile askeri ve istihbari işbirlikleri askıya alınmalı,
• PKK/YPG’ye destek veren ülkeler kamuoyuna ilan edilmeli,
• İçerideki İsrail yanlısı medya ve STK uzantıları denetlenmeli,
• Filistin davası, Türkiye’nin milli güvenlik doktrinine entegre edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; İsrail sadece Filistin’in sorunu değildir.
İsrail, Türkiye’nin sınır güvenliğini, toprak bütünlüğünü, milli değerlerini ve toplumsal huzurunu tehdit eden bir yapıdır.
Bu sebeple, İsrail’e karşı geliştirilecek her türlü direniş hattı, aynı zamanda Türkiye’nin istikbâli için bir beka meselesidir.
Sonuç olarak;
İsrail, Türkiye’nin bölgesel rolünü, milli güvenlik doktrinini ve toplumsal bütünlüğünü hedef alan çok yönlü bir strateji yürütmektedir.
Bu stratejinin merkezinde; Türkiye’yi kuşatma, içten zayıflatma ve bölgesel denklemin dışına itme hedefi yer almaktadır.
Bu sebeple İsrail, yalnızca bir diplomatik dosya değil; devlet aklının ve milli güvenliğin ana gündem maddesi olarak ele alınmalıdır.
Filistin’e sahip çıkmak; sadece mazlumun değil, Türkiye’nin geleceğinin de teminatıdır.
Milli güvenliğin sınırı Gazze’de başlar, Diyarbakır’da biter.