Bazı isimler vardır; dünya siyasetinde geçici bir figür gibi görünür ama ardında büyük hesapların taşeronluğunu yapar.

Donald Trump, tam da bu isimlerden biri…

O, Beyaz Saray koltuğunda oturduğu dört yıl boyunca sadece Amerika’yı değil, Kudüs’ü, Filistin’i ve tüm ümmeti ilgilendiren kararlar aldı.

Ve bu kararların tamamı, Siyonizm’in haritasını genişletmeye hizmet etti.

Trump’ın “barış” diye pazarladığı her adım, işgalin kalıcılaşmasının yeni bir evresiydi.

“Yüzyılın Anlaşması” diyerek duyurduğu plan, Filistin’i toprağından, ümmeti ise onurundan mahrum bırakmayı hedefliyordu.

Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ederek, işgalin meşruiyetine en güçlü siyasi desteği verdi.

Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak, ümmetin kalbine hançer sapladı.

Ardından Golan Tepeleri’ni İsrail’e “hediye” etti.

Yani uluslararası hukuku çiğnemekle kalmadı, zorbalığı ödüllendirdi.

İbrahim Anlaşmaları’nı teşvik ederek bazı Arap rejimlerini işgale ortak etti.

Böylece ümmetin direniş damarını kırmayı, Filistin davasını Arap saraylarının soğuk diplomasi masalarına gömmeyi amaçladı.

Trump’ın “sözde barışçılığı” aslında bir stratejidir:

Filistin direnişini terörle eşitlemek, işgalciyi meşru göstermek ve ümmetin direniş hafızasını silmek.

Kudüs’ün statüsünü değiştirmesi, sadece bir dış politika tercihi değil, Mesihçi-Siyonist inançların siyasi zemine taşınmasıydı.

Trump ve Evanjelik danışmanları, her adımlarında “İsrail’in vaadedilmiş topraklarına dönüş” inancını gözetti.

Bugün hâlâ aynı çizgide ilerliyor.

“Gazze Barış Planı” adı altında, Filistin’i vesayet altına alacak yeni bir düzeni pazarlıyor.

Ama biz biliyoruz ki onun barışı, teslimiyetin diğer adıdır.

Trump, barış elçisi değil; zulmün propagandacısıdır.

Unutulmasın:

Kudüs pazarlık konusu değildir.

Filistin satılık değildir.

Ve direniş, hiçbir Trump dönemine sığmayacak kadar haklı, köklü ve kutludur.

Benjamin Netanyahu ne kadar şeytanın askeriyse Donald Trump da o kadar şeytanın askeridir.

Trump’ın sözde barış planından hayır gelmeyeceğini en iyi Hamas bilmektedir.

Ve Hamas; ABD, İsrail ve diğer emperyalist güçlerin anlayacağı dilin Yahya Sinvar’ın dili olduğunu da iyi bilmektedir.