Afrika

Mali’de Siyasi Kriz ve Salafi İmam Dicko’nun Yükselişi

Salafı İmam Dicko ve lideri olduğu hareket bir yandan ülkenin her tarafına yayılan hükümet karşıtı gösteriler düzenlerken bir yandan da, zayıf ve bölünmüş muhalefeti bir çatı altına toplayarak, Devlet Başkanı İbrahim Keita’nın -kısaca IBK- tahtını sallıyor.

Abone Ol

'Ben bir siyasetçi değilim ama bir liderim ve doğal olarak kendi düşüncelerim var. Eğer kendi görüşlerimi söylemem politik ise o zaman evet ben de politiğim.'

Mali'nin en etkili İslami liderlerinden Mahmoud Dicko kendini aktif bir politikacı olarak görmese de kendisi şu anda Mali siyasetinde en etkili isimlerden biri.

Dicko'nun önderliğinde 5 Haziran Hareketi-Vatansever Güçler Birliği'nin (M5-RFP) çatısının altında birçok farklı İslami group, sivil toplum örgütleri ve çok sayıda muhalefet partisi bulunuyor.

Haziran 5'inden itibaren her Cuma düzenlenen eylemler geçtiğimiz Cuma da devam etti. Yüzbinlerce Malılı başkent Bamako'nun ünlü Bağımsızlık Meydanın'da toplanarak hep bir ağızdan Devlet Başkanı IBK'nın istifasını istediler.Gösteriler yer yer polisle eylemciler arasında çatışmaya dönüştü ve gün sonunda dört eylemci hayatını kaybederken onlarcası yaralandı.

Başkan IBK ise olaylı Cuma gösterilerinden bir gün sonra Cumartesi akşamı kameraların karşına geçerek tansiyonu düşürmeye çalıştı. IBK, tartışmaların fitilini ateşleyen karara imza atan Anayasa Mahkemesini lağvedeceğini ve Batı Afrika Birliğinin olaylı milletvekili seçimleri tekrarlamak gibi tavsiyelerini tartışmaya hazır olduğunu açıkladı.

Keita'nın tansiyonu düşürme çabası şu anlık ise yaramamış görünüyor. Reuters'ın bugünkü haberine göre, muhalif grup M5-RFP'nin sözcüsü Nouhoum Togo, IBK'nın önerilerini reddetti ve çağrılarını yeniledi: 'Talebimiz basit ve anlaşılır, IBK'nın istifasını istiyoruz.'

19 milyon nüfusuyla Mali adeta uçurumun eşiğinde. 2012'de Tuareglerle başlayan ve El Kaide ve İşid'e bağlı grupların estirdiği terör dalgası ülkenin üçte ikisini esir almış durumda. BM ve Fransa'nın toplamda 19,000'i bulan barış gücü askerlerine, teröre karşı kurulan Sahra ülkeleriyle birlikte kurulan G5 birlikteliğine rağmen, Belçika'nın yüzölçümü kadar olan devasa bölgede sekiz yıldır güvenlik hala sağlanmış değil. Teröre ve zorunlu göçle paralel olarak fakirlik ve kıtlık seviyesine gelen gıda yetersizliği yükselirken, coronavirüs ile zirve noktasına ulaşan ekonomik kriz ise yakın zamanda bitecek gibi görünmüyor.

Tüm bu sorunların üstüne, yönetici elitinin karıştığı yolsuzluk skandalların ardı ardına patlaması, IBK'nın hükümetine olan güvensizliği ve öfkeyi doruk noktasına çıkardı.

Bu karmaşanın ortasında, bu yapısal sorunlara çözüm getiremeyen IBK yönetiminin aksine, Dicko ilmek ilmek işlediği, demokratik yönetim ve ahlaki değerlere odaklanan kapsayıcı siyaset dili ile büyük bir taraftar kitlesine ulaştı.

Dicko, polemikler ve günlük siyaset tartışmaları yerine, sürekli dürüstlük ve günvenilirlilik gibi ahlaki değerleri ön plana çıkarıyor; bir grubu ya da partiyi hedef almak yerine, daha iyi bir yönetim talebi üzerine eğiliyor. Bir yandan Mali halkının birliğine ve bütünlüğüne vurgu yaparken, bir yandan da aralarında gerilimin ve çatışmanın bulunduğu farklı dini ve etnik grupların barış yapmasına ön ayak oldu. Bir din adamı olarak bu yapıcı dili son beş senede isminin tüm ülkede duyulmasını sağladı ve sonuç olarak, halkın gözünde yolsuzlarla ve adaletsizliklerle kirlenmiş bürokrasiye karşı adaleti, bütünlüğü ve toplumsal değerleri savunan bir lider olarak yer kazandı.

İmam Dicko'nun politik duruşu, aslında Fransız sömürgeciliğinden bugüne kadar kamusal alanda ve siyasi arenada sürekli aktif olan İslami aktivizm geleneğinin bir parçası. Ve İmam Dicko, son iki aydır devam eden protestolar nedeniyle manşetlerde yerini alsa da, aslında siyasi arenada yeni bir isim değil.

Dicko'nun siyasi arenada yükselişi: Barış ve Adil Yönetim Vurgusu

Babası ve dedesi Kadı olan İmam Dicko, Moritanya'da ve Suudi Arabistan'da İslam eğitimi aldı ve Salafı akidesini benimsedi. 1980lerde Mali'ye dönmesinden itibaren, birçok İslami organizasyonlarda görev aldı ve çoğu zaman sadece dini konularda değil siyasi konular da görüşlerini açıklamaktan kaçınmadı. 2008'de Yüksek İslam Şurası başkanı seçilmesiyle ulusal bir tanınırlılık kazandı.

Salafı akidesine rağmen, Dicko hiçbir zaman radikal görüşlü bir Salafı imam olmadı. Siyasi arenada ve dini uzmaşlıklarda, hep saygı duyduğu Sufi Tijanı tarikatının lideri Mohamed Ould Cheikh Hamallah 'Chérif of Nioro' ile birlikte durdu. Son iki aya damgasını vuran protestolarda da iki lider hep kol kola kameraların karşısına geçti.

Suudi Arabistan'daki eğitimine rağmen Suudi Wahhabi okuluna mesafeli durdu ve geleneksel Batı Afrika İslam kültürünü öne çıkardı. İslam öncesi Mali kültürünü benimserken aynı zamanda her zaman demokratik yönetime olan inancını ve desteğini açıklamaktan da çekinmedi.

Ama Dicko'nun bu kapsayıcı reteoriği onun liberal modernleşme yanlışı olduğunu anlamına da gelmiyor. Her zaman Islami değerlerin savunucusu olan Dicko zaman zaman, hükümet yetkilileri ve liberal reformlar baskı yapan Batılı sivil toplum kuruluşları ve devlet yetkilileri ile de zaman zaman ters düştü.

Örneğin 2009'da Sufi liderlerle birlikte, 'İslam kültürüne aykırı ve aşırı liberal' bulduğu Aile Yasasını protesto etmek için binlerce kişinin katıldığı eylemler düzenledi ve hükümetin kanun teklifini düşürmesinde başrolü oynadı.
2018'de Hollandalı bir sivil toplum örgütünün desteğiyle gündeme gelen okullarda sex eğitimini de içeren müfredat değişikliğine tepkisini koyarak, değişikliklerin yasallaşmasını engelledi.

Politik arenada ise, 2013 seçimlerinde Sufi lider Cherif ile birlikte açık destek verdiği Devlet Başkanı Keita yönetimine, seçimden bir kısa süre sonra ilk önce mesafeli durdu; Keita yönetimine karşı eleştirilerinin dozunu her geçen gün artırdı.

Geçen sene, 10 yıl süren Yüksek İslam Şurası'nın başkanlığını tamamladıktan sonra, siyasi faaliyetlerini devam ettireceği kısaca CMAS olarak bilinen çatı organizasyonunu kurdu.Kendisinin ve lider olduğu grubun amacı sorulduğunda ise, Dicko yine niyetini gizlemedi:

'Benim problemim, Mali halkına ihanet edenler ile. Benim savaşım bürokrasinin her köşesine yayılmış çürüme, yolsuzluk ve kötü yönetim.'

Kurulmasından kısa süre sonra, Dicko'nun örgütü Mali siyasetinde önemli bir aktör konumuna geldi.2019'da, orta ve kuzey Mali bölgesinde, ardında yüzlerce ölü bırakan etnik kökenli çatışmalar yaşandığında, birçok Malili artık hükümetinin sekiz senedir aralıksız devam eden çatışma ortamını bitirebileceği ümidini ve hükümete karşı olan güvenini tamamen yitirmişti.

Çatışmalardan çok kısa bir süre sonra, Dicko ve örgütü tüm Mali genelinde hükümete teröre ve çatışmalara çözüm baskısı uygulamak için, birçok protesto gösterileri düzenledi. Protestolardan sadece birinde, başkent Bamako'nun en büyük stadyumunda, Dicko'ya katılan binlerce Malili hep bir ağızdan aynı çağrıyı yaptı: Başbakan Soumeylou Maiga ve bakanların istifası. Devasa eylemden kısa süre sonra, Dicko ve eylemciler istediklerini aldı: Başbakan Maiga ve tüm bakanlar şiddet sarmalını durdurma da başarız oldukları için istifa etmek zorunda kaldı.

Dicko'nun liderliğini yaptığı bu seneki devasa protestlerin nedeni ise 18 aylık erteleme sonrasında yapılan tartışmalı milletvekili seçimleri ve sonrasında gelen Anayasa mahkemesi kararı.

Yaklaşık yüzde 35'lik gibi çok düşük bir katılımın olduğu seçimlerden Keita'nın iktidar partisi, seçimin kazanını olarak çıktı.
Seçime olan düşük katılım, Malilerin seçimlere ve kurumlara güvensizliğinin kuvvetli bir delili olsa da, asıl tartışma konusu seçim sonuçları değil, Anayasa Mahkemesinin sonuçlar üzerine verdiği tartışmalı karardı.

Nisan ayında mahkeme, yaklaşık 30 milletvekili koltuğunun sonuçlarını farklı nedenlerle değiştirdi. Seçimlerden beklediği oyu alamayan ve başkent Bamako'dan sadece bir milletvekili çıkarabilen Keita'nın iktidar partisi, mahkeme kararından sonra 10 milletvekili koltuğu kazandı.

'Meşruiyet Krizi'

Malili siyasi analist Baba Dakono'ya göre bu karar, ülkedeki meşruiyet krizini yeniden gündeme getirdi ve toplumda meclise ve anayasa mahkemesine duyulan son güven kırıntıları ise tamamen yok oldu. Batı Afrika'da İslam ve siyaset uzmanı, akademisyen Alex Thurston açıklıyor:

'Mali'de bir meşruiyet krizi yaşanıyor. Devlet Başkanı'nın ülkenin yaşadığı problemlere karşı yeni bir çözüm önerisi yok. Ayrıca, Ulusal Meclis ve Anayasa Mahkemesi gibi kritik kurumlar da toplum nezdinde tamamen güvenilirliklerini kaybetmiş durumdalar.

'Birçok Maliliye göre, öte yandan siyasiler kadar yolsuzluk iddialarına adı karışmayan, toplumsal ve dini değerleri ön plana çıkaran dini liderler toplumda siyasilerden daha fazla kabul görüyor.'

Timbuktu Enstitüsü Direktörü Bakary Sambe'ye göre İmam Dicko'nun yükselişi aslında Mali'deki siyasi elitin çöküşünün sembolü. Sambe'nin Alex'in görüşlerini 2019'da başkent Bamako'da yapılan bir araştırma doğruluyor.

Ankete göre, Devlet Başkanı Keita ve birçok politikacının güvenilirliği, Dicko ve Sufi lider Cherif'e duyulan güvenden ve destekten çok daha düşük.
Anket sonuçlarına göre, Dicko %72, Cherif %75' lik bir onay alırken, anket katılımcılarının sadece %26'sı Keita'yı tercih etti.

Keita'ya istifa çağrıları gün be gün yükselmesine rağmen, Devlet Başkanı Keita'nın koltuğunu bırakması şu an için gerçekçi bir senaryo gibi görünmüyor. Bunun en büyük nedeni ise BM, Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve Batı Afrika Birliği gibi uluslararası çevrelerde hakim olan, Keita'nın terör tehdidiyle kırılgan bir süreçten geçen ülkenin koltuğunda kalması düşüncesi.

Buna rağmen şu gerçek de göz ardı edilmeyecek kadar önemli: Mali Anayasasına göre Keita 2023 seçimlerinde üçüncü kez aday olamayacak. Bunun yanı sıra Keita'nın toplum nezdinde güvenirliliğini her geçen gün düşerken, Dicko bugün Mali siyasetinde en büyük aktör.

(medium.com - Mücahid Durmaz)