Güney Afrika "İsrail, uluslararası hukuka ve yüzlerce BM kararına açıkça meydan okuyarak ve uluslararası toplumdan gelen tepkilere kulak tıkayarak işgalini sürdürdü. Hakkaniyetli bir çözüme ulaşılmasındaki aşırı gecikme, sonu gelmeyen bir şiddet döngüsüne yol açtı." açıklamasında bulundu.

Güney Afrika, Birleşmiş Milletler'in en yüksek yargı mercii konumundaki Uluslararası Adalet Divanı'nda, İsrail'i, işgal ettiği topraklarda Filistinlilere karşı apartheid uygulamakla suçladı.

İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar Lahey merkezli Uluslararası Adalet Divanı'nda devam ediyor.

Duruşmaların ikinci gününde Güney Afrika heyeti söz aldı. 

Ülkenin Laney Büyükelçisi Vusimuzi Madonsela, 15 yargıçtan oluşan çok uluslararası heyete hitaben yaptığı açıklamada, "Filistinlilere yönelik toprak adaletsizliğinden vazgeçilmediği, tüm yasa dışı yerleşimlerin dağıtılmadığı ve tüm Filistinli mültecilerin geri dönüş haklarını tanınmadığı sürece bu durumun Filistin halkının haklarından mahrum bırakılmasına yol açabileceğini gösterdiğini" ifade etti.

"Güney Afrika, hem kendi halkına hem de uluslararası topluma karşı, apartheid'ın korkunç ve saldırgan uygulamalarının her nerede olursa olsun ortaya çıkarılmasını ve derhal sona erdirilmesini sağlamak için özel bir yükümlülük taşımaktadır" diyen Büyükelçi, Madonsela, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Filistin'deki İsrail işgalinin 56 yıldır devam ettiğine işaret eden Vusimuzi Madonsela, "İsrail, uluslararası hukuka ve yüzlerce BM kararına açıkça meydan okuyarak ve uluslararası toplumdan gelen tepkilere kulak tıkayarak işgalini sürdürdü. Hakkaniyetli bir çözüme ulaşılmasındaki aşırı gecikme, sonu gelmeyen bir şiddet döngüsüne yol açtı." ifadelerini kullandı. 

"Son 4 ayda 30 bin Filistinli öldürüldü"

Madonsela şöyle devam etti:

"Son 4 ayda 30 bin Filistinli öldürüldü. Bunlar birer rakam değil. 'İsrail'in on yıllardır devam eden cezasızlığı ne zaman sona erecek?' diye sormak zorundayız. İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri harekatının vahşeti, şiddeti ve Divan'ın 26 Ocak'ta verdiği tedbir kararları dahil olmak üzere uluslararası hukukun çiğnenmesi, İsrail'in Filistinlilere karşı eylemlerinde kendisini sınırlandırılamaz gördüğünün en açık göstergesidir."

Uluslararası toplumun İsrail'i politikaları ve eylemlerinden sorumlu tutma konusundaki isteksizliğinin İsrail yönetimini saldırılara devam etme konusunda cesaretlendirdiğini belirten Madonsela, "İsrail, hukuka aykırı eylemlerine daha da ahlaksızlaşarak ve kan dökerek devam etmektedir. Bu eylemler, Divan’ın onları makul şekilde soykırımcı bulmasına yol açacak kadar ciddi niteliktedir." diye konuştu.

"Filistin'in kendi kaderini tayin etme hakkı var"

Madonsela, Filistin'in "kendi kaderini tayin etme hakkının" olduğunu ve bu hakkın kullanılmasına izin verilmesi gerektiğini belirterek, "İsrail, Batı Şeria'da Filistinlilere ağır koşullar dayatırken, Yahudi yerleşimciler için genişleme ve sömürü devam ediyor. Bu, bize göre apartheid'dir. 21. yüzyılda yerleşimci sömürgeciliğine yer yoktur. İsrail apartheid'i sona ermelidir." dedi.

Netanyahu: İsrail, UAD'daki görüşmelerin meşruiyetini tanımıyor

İsrail, apartheid suçlamalarını reddediyor ve genellikle BM organlarını ve uluslararası mahkemeleri 'haksız ve kendisine karşı önyargılı' olarak nitelendiriyor. 

Başbakan Binyamin Netanyahu, dün (19 Şubat) yaptığı açıklamada, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'ndaki görüşmelerin meşruiyetini tanımadığını söyledi.

Davayı "Filistinlilerin siyasi anlaşmanın sonuçlarını müzakereler olmaksızın dikte etme girişiminin bir parçası" olarak nitelendirdi.

İsrail, 2023'te mahkemeye yazılı bir sunum göndererek, mahkemeye yöneltilen soruların önyargılı olduğunu ve "İsrail'in vatandaşlarını koruma hakkını ve görevini tanımadığını", İsrail'in güvenlik endişelerini ele almadığını veya Filistinlilerle "bölgenin kalıcı statüsü, güvenlik düzenlemeleri, yerleşimler ve sınırları" müzakere etmek için geçmişte yapılan anlaşmaları kabul etmediğini ileri sürdü. 

"Filistin mülkleri eksiksiz şekilde iade edilmeli"

Öte yandan Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Departmanı, Baş Hukuk Müşaviri Pieter Andreas Stemmet, İsrail'in Filistin'deki işgali ve buradaki eylemlerinin uluslararası insancıl hukuku ve insan hakları hukukunu ihlal ettiğini dile getirerek, "apartheid" suçunun uluslararası hukukun emredici nitelikte yasakladığı bir kuralı olup tüm devletleri bağladığını hatırlattı.

İsrail'in işgali "derhal ve koşulsuz olarak" sona erdirmesi gerektiğinin altını çizen Stemmer, "Filistin mülkleri eksiksiz şekilde iade edilmeli ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını nihayet kullanmasına izin vermelidir." ifadelerini kullandı.

Ayrıca Stemmet, yerleşimlerin "işgalin geçici niteliğini, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını ihlal ederek kalıcı bir duruma dönüştürdüğü" değerlendirmesinde bulundu. 

Duruşmalar 6 gün sürecek

Fransa Sömürüsünden Kurtulan Afrika Ülkeleri Ortak Güç Kurdu Fransa Sömürüsünden Kurtulan Afrika Ülkeleri Ortak Güç Kurdu

Güney Afrika'nın hukuki argümanları, Hollanda merkezli mahkemede altı gün sürecek duruşmalar sırasında 51 ülke ve 3 uluslararası örgütün tavsiye niteliğindeki görüşünü bildirmesi ile gerçekleşecek. Mahkeme mütalaasının aylar sürmesi bekleniyor. 

Bu arada UAD'nin verdiği danışma görüşleri, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.

Filistinliler, İsrail'in açık uçlu askeri işgalinin toprak gaspı yasağını ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını ihlal ettiği ve bir ırk ayrımcılığı ve apartheid sistemi uyguladığını savunuyor. 

Filistin: Bu işgal ilhaktır

Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki, duruşma arasında yaptığı açıklamada "Bu işgal ilhaktır ve doğası gereği üstünlükçüdür" dedi. 

Malki, mahkemeyi Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını desteklemeye ve "İsrail işgalinin yasa dışı olduğunu ve derhal, tamamen ve koşulsuz olarak sona ermesi gerektiğini" ilan etmeye çağırdı.

Güney Afrika, Filistinlilere destek konusunda uzun bir geçmişe sahip. İktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki politikalarını, 1994'te sona eren ve beyaz azınlık yönetiminin siyahlara karşı uyguladığı apartheid rejimi altındaki kendi tarihiyle özdeşleştiriyor.

Bu durum Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'i Gazze'ye düzenlediği saldırılarda soykırım yapmakla suçlayan bir dava açmasına yol açtı. 

Ocak ayındaki duruşmalarda İsrail bu iddiayı şiddetle reddetti. İsrailli hukuk danışmanı Tal Becker, ülkenin "başlatmadığı ve istemediği bir savaşta" mücadele ettiğini iddia etti. 

Davada nihai kararın çıkması muhtemelen yıllar alacak.

Ancak Mahkeme, İsrail'in Gazze'deki operasyonlarında ölüm, yıkım ve herhangi bir soykırım eylemini önlemek için elinden geleni yapması yönünde bir ön talimat vermişti. 

Gazze merkezli Sağlık Bakanlığı'na göre 29 binden fazla Filistinli, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana devam eden saldırılarında öldürüldü. 

AB ülkeleri savunmasını sundu

Duruşmalar kapsamında bazı Avrupa ülkeleri de savunmasını sundu. 

Belçika: İsrail, demografik yapıyı değiştirmek istiyor

Uluslararası Adalet Divanı duruşmasında Belçika, İsrail'in uluslararası hukuka göre yasa dışı yerleşimlerle Filistin topraklarının demografik yapısını değiştirmek istediğini belirtti.

Hollanda, İsrail, işgali ilhaka dönüştürüyor

Duruşmalarda Hollanda adına sözü alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı Profesör Rene Lefeber, İsrail'in Filistin topraklarını yasa dışı işgali hakkında, "Hollanda, işgalin doğası gereği geçici güç kullanımı olduğunu, zira kalıcı olması halinde ilhak olarak nitelendirileceğini vurgulamaktadır." dedi.

Lefeber, işgal hukukuna göre işgalci gücün kendi nüfusunu söz konusu topraklara yerleştiremeyeceğine dikkati çekerek, "İşgal altındaki topraklar üzerinde egemenlik kurulamaz ve işgal altındaki topraklar ilhak edilemez." ifadesini kullandı.

Editör: Muslim Port