Ailesinin 2017'de önce toplama kamplarına götürüldüğünü ardından da cezaevine konulduklarını aktaran Uygur gazeteci, Türkiye başta olmak üzere BM ve uluslararası toplumdan aile üyelerinin serbest bırakılması için devreye girmesi talebinde bulunuyor.

Nuriman Abdüreşid, lisans eğitimini Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de, yüksek lisansını Pekin Merkezi Milletler Üniversitesi Çağatay dili ve edebiyatı ve doktorasını da Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsünde folklor alanında tamamlamış.

Pakistan'da Şiddetli Yağışlar ve Yıldırım Düşmesi Sonucu 63 Kişi Can Verdi
Pakistan'da Şiddetli Yağışlar ve Yıldırım Düşmesi Sonucu 63 Kişi Can Verdi
İçeriği Görüntüle

Küçük kız kardeşi Nursimangül Abdureşid de Şangay'daki lisans eğitiminin ardından yüksek lisansını Marmara Üniversitesi İşletme fakültesinde yapmış.

İki oğlunun iş adamı olmasını sağlayan, iki kızını da en iyi okullarda okutan bir ailenin, Çin hükümetinin hedefi haline geldiğini dile getiren Nuriman ve Nursiman Abdüreşid kardeşler, euronews'e verdikleri mülakatta, Pekin'in, Doğu Türkistan'daki 'terörle mücadele' ya da 'aşırılıkla mücadele' gibi savların tamamen yalan üzere kurulu olduğunu savundular.

Nuriman Abdüreşid, "Çin Komünist Partisi (ÇKP) iktidarı, Doğu Türkistan'da öncelikli olarak eğitimli ve dünya ile entegre kişileri ve aileleri hedef alıyor. Bölgede yürüttüğü kültürel soykırımı tamamlamak ve Uygur kimliğini ortadan kaldırmak için ise özellikle bu kesimin yok edilmesi gerekiyor." diyor.

Abdüreşid ailesinin önce toplama kamplarına ardından da cezaevine konulduğunu ilk olarak Türkiye'de yaşayan ailenin küçük kızı Nursiman öğrenmiş.

İki yıl süren yoğun çabalarının ardından Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nden anne, baba ve erkek kardeşinin hapse atıldığını kendisine bildirdiğini söyleyen Nursiman Abdüreşid, şöyle konuştu:

"2017 Haziran ayının sonundan itibaren ailemle iletişimim kesildi. Tanıdıklarım aracılığıyla önce babam Abdureşid Tohti ile kardeşim Muhammed Ali'nin tutuklanarak kampa konulduklarını öğrendim. Daha sonra annemin de evden alındığını duydum. Çin hükümetine açık mektup yazdım. Aylar süren mücadelenin içerisine girdim. Aileme dair en ufak bir bilgi ve ipucu almak için gece gündüz gayret ettim. Çin'in Türkiye'deki konsolosluğundan annem, babam ve kardeşim ile ilgili bilgi vermesini talep ettim. 2 yıl süren çabalarımın ardından nihayet 15 haziran günü Çin'in Ankara Büyükelçiliği beni telefonla arayarak ailemin durumu hakkında bilgi verdi." dedi.

'Terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi içerisinde olma' suçlamasıyla 46 yıl hapis

Toplama kamplarından salıverilmelerini bekledikleri aile üyelerinin, 'terör hazırlığı düşüncesi içerisinde olma' iddiasıyla uzun yıllar hapse mahkum edilmiş olmasının kendisine tebliğ edildiğini dile getiren Nursiman Abdureşid, şöyle konuştu:

"Babam Abdureshid Tohti, 13 Aralık 2017'de 'terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi' suçlamasıyla 16 yıl 11 ay hapis cezasına çarpıtılmış. Annem Tacigül Kadir aynı gün (13 Aralık 2017'de) 'terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi' suçlamasıyla 13 yıl ve kardeşim Muhammed Ali'ye de yine 20 Ağustos 2017'de, 'terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi' suçlamasıyla 15 yıl 11 ay hapis cezası verilmiş.' İfadelerini kullandı.

Röportaj sırasında göz yaşlarına hakim olamayan ve ailesinin paramparça edildiğini kaydeden Nuriman Abdureşid, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir diğer erkek kardeşinin 2016 yılında 7 yıl süreyle cezaevine konulduğunu söyledi.

"Çinliler önce iş insanlarını ve Uygur toplumunun ileri gelenlerini içeri aldı"

ÇKP iktidarının önce iş insanlarını ve Uygur toplumunun önde gelen isimlerini toplama kampına ve cezaevine attığını vurgulayan Nuriman, "2016'da tutuklamalar henüz bu kadar yaygın değildi. Kardeşime 7 yıl hapis cezası verildiğinde biz henüz olayın farkına varmamıştık. Çin, çeşitli bahanelerle önce Uygur iş insanlarını, sanatçıları, gazetecileri, üniversite hocalarını ve sözü dinlenen aydınları birer birer ortadan kaybetti. Dış dünyaya lanse ettikleri, 'terörle mücadele ediyoruz' savunmasıysa koca bir yalandan ibaret. Sadece benim ailem değil, bilinçli kişiler içeri alındı. Uygur kültürünü koruyan, kültürüne bağlı olarak yaşayan aileleri, 'ben Uygur'um' diyenleri öncelikli hedef haline getirdiler." dedi.