Haberi ilk duyduğumda ironi olduğunu düşündüm. Ancak bilgiyi benimle paylaşan arkadaşım çok ciddiydi. Habere göre İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu Washington ziyaretlerine bavullar dolusu kirli çamaşırlar götürüyor ve bunları Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkan Konukevi çamaşırhanesinde ücretsiz yıkatıyormuş. Önce anlamaya çalıştım ama bir türlü anlam veremedim. Haberin detayına baktığımda neredeyse diplomatik krize dönüşme potansiyeli taşıyan gelişmeler yaşanmış. Hem de bu haberi Washington Post gazetesi vermiş. Netenyahu bunu sadece Amerika ziyaretlerinde de yapmıyormuş. Daha önceki yıllarda, başka ülkelere gittiğinde de aynı şekilde hareket etmiş. Mesela bir günlük Portekiz ziyaretine 11 bavulla gitmiş. İsrail elçilik yetkilileri tabi çeşitli açıklamalarla bu iddiaları reddetmiş ama gel gör ki Netenyahu'nun bu davranışı artık herkesin diline düşmüş. (https://tr.sputniknews.com/ortadogu/202009241042907164-pis-islerini-abdye-gorduren-netanyahu-Washingtona-cantalar-dolusu-kirli-camasir-getirip-baskan/)

Şurası artık çok açık, İsrail hiçbir kural ve kaideyi tanımıyor. Özel bir koruma altında olduğu zaten bilinen bir gerçek. ABD Başkanı Donald Trump'ın kimi Körfez ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme anlaşmaları yaptırması da korumanın teyit edildiği son gelişmeler oldu. 1948'den beri en güvenli yıllarını yaşayan İsrail, o yıldan bugüne bütün kirli işlerini hep birilerine temizletti. Netenyahu'nun kirli çamaşır girişimi de aslında bu durumu ortaya koyan önemli bir örnek olarak tarihe geçti. Diğer taraftan bendeniz bu girişimin basit bir kişisel saplantı olduğuna da inanmıyorum. Bu yaklaşımın klasik Siyonist anlayışının, yani efendi-köle inanışının bir yansıması olduğunu düşünüyorum. İçerde yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalan, sokak gösterileri ile protesto edilen Netenyahu, Trump'ın kendisine sağladığı destekle derin bir nefes alıyor. Yani birlikte 'kazan-kazan' politikası uyguluyorlar. Trump koşulsuz desteğiyle 3 Kasım'daki seçimlerde İsrail lobisine oynarken, Netenyahu da normalleşme anlaşmalarıyla seçmenlerine, 'Sizler için el bebek, gül bebek bir ülke inşa ettim' mesajıyla üzerindeki yolsuzluk baskılarını bertaraf etmeye çalışıyor. İşin özellikle bölge ülkeleri ve genelde de İslam ülkeleri açısından acı tarafı da şu; Netenyahu kişisel kirli çamaşırlarını çeşitli ziyaretlerinde gittiği ülkelerde temizletirken, İsrail'in Filistin topraklarında ve bu coğrafyada yıllardır uyguladığı işgal ve zulümleri de maalesef İslam ülkelerine temizletiyor. Bizler de onursuzluğun, akıl tutulmasının, köle ruhlara sahip olmanın, celladına duyulan aşkın insanı ne hallere soktuğunu kahrolarak izliyoruz.

Peki, sonuçta maddi kirler bir şekilde temizlenir de ya manevi kirlenmeler ne olacak? İslam dünyasının içine düştüğü bu zillet durumu daha ne kadar sürecek? Dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun mazlumların acıları ne zaman dinecek? Ya da şu soruyla bitirelim. Mazlumlar dertlerine derman olacak bir ışık ararken, armudun çöpü, üzümün sapı diyerek birbirleriyle bitmek bilmeyen anlamsız mücadeleler içine girenlerin hesapları nasıl görülecek?

Not: Washington Post haber linki aşağıdadır.

https://www.washingtonpost.com/national-security/benjamin-netanyahu-us-visits-dirty-laundry/2020/09/23/8407f52c-fdb3-11ea-830c-a160b331ca62_story.html