"Myanmar ordusu, yedi yıl önce "Rohingyalar" olarak da bilinen Arakanlı Müslümanların binlercesini öldürdüğü karanlık dönemden sonra, şimdi onların yardımına başvuruyor.

Son haftalarda Arakan eyaletinde yaşayan en az 100 Rohingya, iç çatışmalar nedeniyle zor durumdaki askeri cunta saflarında savaşmak üzere askere alındı.

Ordu yetkilileri, Müslümanların kaldığı kampları ziyaret ederek genç erkeklerin askeri eğitim alması için kamp liderlerine talimat veriyor. 

Silahlı Budist çeteler ve Myanmar ordusu tarafından 2017'de başlatılan saldırılarda binlerce Müslüman Rohingya hedef alınmış ve katledilmişti. 

Bu süreçte yüz binlerce kişi ülkeyi terk ederken, en az 150 bin Rohingya ise ülke içinde yerinden edilmiş kişi (IDP) olarak çeşitli kamplara sığınmak zorunda kalmıştı.

Birleşmiş Milletler, Myanmar ordusunun Rohingyalara yönelik eylemlerini "etnik temizlik" diye tanımladı. 

Lahey merkezli Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açılan 'soykırım' davası ise devam ediyor. 

BBC'nin haberine göre, üç küçük çocuk babası 31 yaşındaki Muhammed, "Korkuyordum ama gitmek zorundaydım." diyor. 

Arakan eyaletinin merkezindeki Sittwe şehri yakınlarındaki Baw Du Pha kampında yaşayan Muhammed, şubat ayında kamp yöneticisinin gece saatlerinde kendisine geldiği ve askeri eğitim alması gerektiğini söylediğini anlattı. 

Kamp yöneticisinin, "Bu ordunun emri, eğer reddedersen ailene zarar vermekle tehdit ettiler." dediğini söyledi. 

Muhammed ve diğer Arakanlı Müslümanların yaşadığı acı ironisi ise Myanmar yönetiminin onları hala vatandaşlık haklarından mahrum bırakması. 

Keza Arakanlı Müslümanlar, kendi eyaletleri dışına seyahat yasağı gibi çok sayıda ayrımcı kısıtlamaya tabi tutuluyorlar.

On binlerce Rohingya, 2012 yılında Rakhine eyaletindeki karma topluluklardan sürüldü ve ücra köşelerdeki bakımsız kamplarda yaşamaya zorlandı. 

Beş yıl sonrasında, Ağustos 2017'de, ordunun kendilerine karşı bir 'temizlik' operasyonu başlatması, binlerce kişiyi öldürmesi, tecavüz etmesi ve köylerini yakması neticesinde en az 700 bin kişi komşu ülke Bangladeş'e kaçtı. Bunların yaklaşık 600 bini hala orada kalmaya devam ediyor.

Uzmanlar, Myanmar Ordusu'nun Arakan eyaletinde "Arakan Ordusu" adlı etnik silahlı isyancı grubuna karşı büyük toprak kayıpları yaşadıktan sonra Rohingyaları zorla askere almasını, ordunun içinde bulunduğu çaresizliğin bir göstergesi olarak yorumluyor.

Öte yandan Myanmar ordusu, ülkenin diğer bölgelerinde de silahlı muhalif güçlere karşı önemli kayıplar veriyor. 

Son olarak cumartesi günü Tayland'ın doğu sınırındaki Myawaddy kasabasının kontrolünü kaybetti. 

Myanmar'ın kara ticaretinin büyük bölümü bu hayati güzergahtan geçiyor.

Cunta çok sayıda askerini de kaybetti. Öldürülen, yaralanan, teslim olan ya da muhaliflere sığınan askerlerin yerine yenilerini bulmak kolay değil. 

İlaveten çok sayıda kişi cunta rejimi desteklemek için hayatlarını riske atmak da istemiyor.

Rohingyalar, yeniden hedef alınmaktan endişe ediyor. Cuntanın kaybetmekte olduğu bir savaşta topa tutulmaktan korkuyorlar.

Rohingyalar, 2012'deki olaylar sırasında şehirden sürüldükleri için kentte yaşamaları yasaklandı.

Sittwe'de 270. Hafif Piyade Taburu'na götürülen Muhammed, "Bize nasıl mermi doldurulacağı ve ateş edileceği öğretildi. Ayrıca bize bir silahın nasıl sökülüp takılacağını da gösterdiler." diye konuştu. 

İki haftalık eğitimin ardından evine, dağıtıma gönderilmiş. Ama sadece iki gün sonra geri çağrılmış ve 250 askerle birlikte bir bota bindirilerek nehrin beş saat yukarısına, tepedeki üç askeri üssün kontrolü için Arakan Ordusu ile şiddetli savaşın sürdüğü Rathedaung'a götürülmüş.

"Neden savaştığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Bana bir Arakan köyüne ateş etmemi söylediklerinde ateş ederdim." diyor. 

Orada 11 gün boyunca savaşmış. İkmal kulübelerine bir top mermisi düştükten sonra çaresizce yiyecek sıkıntısı çekmişler. Birkaç Rohingya askerin topçu ateşiyle öldürüldüğünü görmüş ve kendisi de her iki bacağından şarapnel parçalarıyla yaralanarak tedavi için Sittwe'ye geri götürülmüş.

Arakan Ordusu isimli isyancı silahlı grup 20 Mart'ta, üç üssün kontrolünü ele geçirdikten sonra bölgeden fotoğraflar yayınladı. En az üçünün Rohingya olduğu tespit edilen çok sayıda ceset görüldü. 

"Çatışmanın ortasında olduğum süre boyunca sürekli dehşet içindeydim." diyen Muhammed, "Bu şekilde savaşa gitmek zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim. Sadece eve dönmek istiyordum. Hastaneden eve döndüğümde anneme sarıldım ve ağladım. Anamdan yeniden doğmuş gibi hissettim." sözleriyle tarafı olmadığı bir savaşta başından geçenleri aktardı. 

Askere alınan bir diğer kişi de Sittwe yakınlarındaki Ohn Taw Gyi kampından Hüseyin. Kardeşi Mahmud, şubat ayında Hüseyin'in götürüldüğünü ve askeri eğitimini tamamladığını, ancak cepheye gönderilmeden önce saklandığını söyledi. 

Myanmar ordusu, Rohingyaları 'Arakan Ordusu' ile savaşmak için kullandığı iddiasını reddetti. 

Cunta sözcüsü General Zaw Min Tun, BBC'ye yaptığı açıklamada, Arakanlı Müslümanları cepheye gönderme gibi bir planlarının olmadığını belirtti. 

General Zaw Min Tun, "Onların güvenliğini sağlamak istiyoruz, bu yüzden onlardan kendi savunmalarına yardım etmelerini istedik" iddiasında bulundu.

Kamplarda yaşayan Rohingyaların tamamı ise ordunun iddiasının doğru olmadığını ve askere alındıklarını dile getirdi. 

Askerlerden ve yerel hükümet yetkililerinden oluşan ekiplerin kamplara gelerek gençlerin askere alınacağını duyurduklarını, ilk başta insanlara katılmaları halinde yiyecek, maaş ve vatandaşlık alacaklarını söylediklerini belirttiler. Bunlar kimliksiz yaşayan Rohingyalar için 'güçlü cazibeler' olarak görülüyor. 

İnsan hakları örgütü Fortify Rights'tan Matthew Smith, "Zorunlu askerlik kampanyası hukuka aykırı ve daha çok zorla çalıştırmaya benziyor. Yaşananların acımasız ve sapkın bir yönü var. Ordu, Rohingya soykırımı kurbanlarını, ülke çapında demokratik bir devrimi savuşturmak amacıyla askere alıyor. Bu rejimin insan hayatına saygısı yok." değerlendirmesinde bulundu.

Uzmanlara göre Myanmar ordusu, Arakan Ordusu'na karşı savaşta Rohingyaları kullanarak, etnik Arakan Budist nüfusu ile (Müslüman Rohingyalar arasında) toplumsal çatışmayı yeniden alevlendirme tehdidinde bulunuyor.

İki toplum arasındaki gerginlik 2012 yılında on binlerce Rohingyanın Sittwe gibi bölgelerden sürülmesine neden oldu. 

2017 yılında etnik Arakanlılar, ordunun Rohingyalara yönelik saldırılarına katıldı.

Rakhine (Arakan) eyaletinde 'zaferin' eşiğinde olan Arakan Ordusu, son dönemde eyalette yaşayan herkese vatandaşlık verebileceğini ima ederek Rohingyaların Bangladeş'ten geri dönüşünü kabul edebileceğini kaydetmişti. 

Ancak Rohingyaların askere alınmalarından bu yana Arakan Ordusu'nun bakışı değişmiş durumda. 

 Arakan Ordusu Sözcüsü Khaing Thukha, yaptığı açıklamada, Rohingyaların cunta için savaşmak üzere askere alınmasını "yakın geçmişte soykırım kurbanı olanlara ve diktatörlükten kurtulmak için savaşanlara en büyük ihanet" olarak gördükleri yorumunda bulundu.

Cuntanın yönetimindeki medya da, Buthidaung'da Arakan Ordusu'na karşı Rohingya protestoları gibi görünen gösterilere yer veriyor. Ancak bölge halkı, bunların ordu tarafından iki grubu bölmek amacıyla düzenlendiğini dile getirdi. 

Rohingyalar, Myanmar'da kendilerine yaşama haklarını tanımayan bir ordu için savaşmak zorunda kalıyor. Yakın gelecekte Arakan'ı kontrol edebilecek olan etnik isyancılara karşı daha da ötekileştiriliyorlar. 

Bir zamanlar her ikisi tarafından da (hem ordu hem Budist çeteler) hedef alınan Arakanlı Müslümanlar, şimdi iki taraf arasında sıkışmış durumdalar.

Muhammed'e ordu tarafından kendi taraflarında savaştığını belirten bir sertifika verilmiş. 

Bunun ne gibi bir değeri olduğu ya da kendisini daha fazla askerlik hizmetinden muaf tutup tutmayacağı hakkında hiçbir fikri yok. 

Arakan Ordusu ile başı derde girebilir.

Kuzey Kore'den Güney Kore'yi 'Nükleer Silahla' İşgal Provası Kuzey Kore'den Güney Kore'yi 'Nükleer Silahla' İşgal Provası

Bu arada yaraları hala iyileşme sürecinde ve yaşadıklarından sonra geceleri uyuyamadığını söylüyor:

"Beni tekrar çağırmalarından korkuyorum. Bu sefer şansım yaver gittiği için geri döndüm ama bir dahaki sefere ne olacağını bilmiyorum."

Editör: Muslim Port