Muslim Port Haber Merkezi | Mehmet Furkan Bülbül

2011 yılında uzun yıllardır iktidarda olan devlet başkanı Ali Abduullah Salih koltuğundan indirildiğinden bu yana Birleşmiş Milletler desteğinde 'demokrasiye geçişi' sağlamaya çalışıyor. Son krizin bu durumu da tehdit ettiği yorumları yapılıyor.

Son yıllarda Yemen yönetimde eşitsiz temsil ve kaynaklara erişimde yaşanan adaletsizlikler nedeniyle şiddet dolu çatışmalara tanıklık etti.

Devlet ile ülkenin kuzeyindeki Şii Husiler, güneydeki ayrılıkçılar arasında bugüne kadar altı farklı zamanda şiddetli çatışmalar yaşandı.

Arap Yarımadasındaki El Kaide örgütü tarafından sıklıkla düzenlenen saldırılar, aşiretler ve askeri fraksiyonlar arasındaki iktidar çekişmeleri ve Salih'i destekleyenlerin, Salih'i koltuğundan indirenler tarafından düzenlenen protestolara sert müdahaleleri de yaşananlar arasında.

Orta Doğu'nun bu en yoksul ülkesinde zayıf yönetim, yolsuzluk, kaynakların yok olması ve zayıf altyapı ile beraber istikrarsızlık gelişmenin önünde engel oldu.

İşsizlik, yüksek gıda fiyatları ve kısıtlı sosyal hizmetler 10 milyondan fazla Yemenliyi gıdaya erişim konusunda risk altında bırakıyor.

Savaşı Tetikleyen Husiler Kimdir?

Şiiliğin Zeyyidiye koluna mensup olan Husiler, aynı zamanda Ensar Allah olarak da bilinen isyancı bir gruba üyeler. Zeyyidiler nüfusun üçte birini oluşturuyor. Grup, 1962'ye kadar neredeyse 1000 yıl boyunca ülkenin kuzeyini yönetti.

Husilerin ismi Hüseyin Bedir el Din el Husi'den geliyor. El Husi, grubun 2004'teki ilk isyanını yönetti. Amaç merkezleri kabul edilen Saada'da daha fazla özerklik kazanma ve Zeyyidi geleneklerine ve inancına zarar verdiklerini düşündükleri Sünni müslümanlardan korunmaktı.

El Husi 2004 yılında Yemen ordusu tarafından öldürüldükten sonra, ailesi kolları sıvayarak 2010 yılında hükümetle bir ateşkese varana kadar beş ayaklanmayı yönetti. 2011 yılında Husiler Salih'e karşı protestolara katıldı ve oluşan boşluktan faydalanarak Saada ve komşusu Amran'da kontrol altında tuttukları alanı genişletti. Sonuçta Husiler yeni lider Hadi'nin Şubat ayında duyurduğu ve Yemen'in altı bölgeye ayrılan bir federasyon olmasını öngören plana öncülük eden Ulusal Diyalog Konferansı'na katıldılar.

Temmuz ayında Husiler Amran eyaletinde, ülkenin önde gelen Sünni İslamcı partisi Islah tarafından desteklenen aşiret ve milis gruplarını yenilgiye uğrattı.

Husiler Yemenlilerin, ararlarında Salih ve Ahmar ailelerinin bulunduğu eski rejimle bağı olanlar ve Islah partisi tarafından domine edilen geçiş hükümetine öfkeli olduğunu bu nedenle kendilerini desteklediklerini söylüyor.

yemen1-003.jpg

Krizi tetikleyen Unsurlar

Ülkenin kuzeyinde elde ettikleri zaferlerle cesaret kazanan Husilerin lideri Abdülmelik el Husi, Ağustos ayının ortalarında devlet başkanı Hadi'den ülkenin yoksullarına zarar veren ödenekleri kaldırmasını ve "yozlaşmış" hükümetin yerine Yemen'in çeşitli fraksiyonlarını daha iyi temsil eden bir hükümet gelmesini talep etti.

Sünni ve Şiilerden oluşan binlerce Husi destekçisi bundan sonra Sanaa'da hükümet binaları önünde oturma eylemleri başlattı ve şehri havaalanına giden ana yolu trafiğe kapattı.

Eylül ayında Hadi hükümeti dağıtmaya ve petrol fiyatlarını yüzde 30 kadar indirmeye razı oldu. Ama bu girişim Husiler tarafından yetersiz olduğu gerekçesi ile reddedildi.

Bir hafta sonra güvenlik güçleri Sanaa'da Husileri destekeyenler üzerine ateş açıp birkaç kişiyi öldürdüğünde kriz derinleşti.

Eylül ayı ortalarında Husilerle askerler arasında şehir merkezinde şiddetli çatışmalar meydana geldi, çatışmalar sürerken isyancılar hükümet binalarını işgal etti ve 2004 ve 2010 yıllarında ülkenin kuzeyinde kendilerine karşı savaşmış olan ve ailesi Islah partisinde önemli rol oynayan General Ali Muhsin el Ahmar'a sadık olan bir askeri birimi işgal etti.

Ölü sayısı artarken, BM Yemen özel temsilcisi Cemal Benomar 20 Eylül'de hükümetin Husilerle bir anlaşma yaptığını açıkladı. Ertesi gün ülkenin başbakanı konsensusa yardımcı olmak için istifa ettiğini açıkladı.

yemen-2.jpg

"Suudi Arabistan'da binlerce askeri esir aldık"

Yemen’deki İran destekli Husiler, Suudi Arabistan’ın güneybatısında, Yemen sınırındaki Necran kenti yakınlarına bir saldırı düzenlediklerini ve aralarında Suudi ordu subaylarının da yer aldığı binlerce askeri esir aldıklarını öne sürdü. Ayrıca yüzlerce zırhlı araca da el konulduğu iddia edildi.

Husilere göre 72 saat önce başlatılan saldırıda Arap koalisyonundan "3 düşman tugay bozguna uğratıldı". Saldırının, drone, füze ve diğer hava savunma sistemleriyle desteklendiği ifade edildi.

Aramco Saldırısı

Suudi Arabistan'a ait petrol şirketi Saudi Aramco'nun iki tesisin hedef alındığı saldırı küresel petrol tedarikinin yüzde 5 oranını vurdu, petrol fiyatları ise yüzde 20 artarak 72 dolar seviyesine yükseldi.

Cumartesi günü Abqaiq ve Khurais petrol yerleşkelerinde, yerel saatle sabah 3.31 ve 3.42'de patlama sesleri duyuldu.

Saldırıyı Yemen'de dört yıldır devam eden iç savaşın taraflarından biri olan Husiler üstlendi. Grubun sözcüsü rafinerilerin 10 drone ile hedef alındığını duyurdu.

Ölen ya da yaralananın bulunmadığı SİHA saldırısının yol açtığı yangınlar kısa sürede kontrol altına alındı.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, saldırıda Husilerin rolü olmadığını savunarak olaydan Tahran'ı sorumlu tuttu.

Nükleer Anlaşmadan çekildikten sonra İran'a yönelik yaptırımları tekrar devreye sokan ABD Başkanı Donald Trump, saldırıya karşılık vermeye odaklandıklarını ve çok sayıda ihtimali gözden geçirdiklerini belirtti.

Rusya ise ABD'nin saldırıyı bahane ederek İran'a yönelik tepkileri artırmaya çalışmanın yapıcı olmadığı görüşünde. Kremlin'den, İran'a misilleme yapmayı gündeme taşımanın kabul edilemez olduğu yorumu geldi.

ABD'nin İran’ı suçlamasının ardından Tahran yönetimi, Washington’un askeri üslerinin ve savaş gemilerinin İran füzelerinin menzili içinde olduğu tehdidinde bulundu.

Suudi Arabistan, daha önce de Körfez de yaşanan petrol saldırıları ile ilgili İran'ı suçlamıştı. İddiaları reddeden Tahran, cumartesi günkü saldırıların sorumlularına ilişkin bir tez ortaya atmadı.

Abqaiq ve Khurais'te meydana gelen saldırılar, Suudi Arabistan'ı, petrol üretiminde günde yaklaşık 5,7 milyon varil kayba uğrattı.

Abqaiq, Gavar petrol sahasından gelen ham petrolü işleyerek, Körfez ve Kızıl Deniz'deki tesislere ihraç ediyor.

Analistler, Suudi Arabistan'ın kısa zamanda küresel petrol arzını karşılayamaması durumunda şu an 66 dolar değerindeki Brent petrol fiyatının varil başına 100 dolara çıkabileceği uyarısında bulunuyor.

Konuya yakın kaynaklara göre Saudi Aramco'nun tam kapasite üretime geçmesi aylar alabilir.

Küresel çapta günlük 7 milyon varilden fazla petrol ihraç eden Suudi Arabistan, petrol sektörünün kalbi durumda.

Borsaya girmeye hazırlanan Saudi Aramco'nun hisselerinin satılması durumda, petrol şirketi halka arz edilen dünyanın en büyük firması olacak.

aramco.jpg

Yemen'in Bölgedeki Kritik Önemi

Petrol ihracatçısı Suudi Arabistan'ın komşusu Yemen'in istikrarı ABD ve Körfez ülkeleri için vazgeçilmez olarak kabul ediliyor.

Yemen'in El Kaide'nin en aktif kanatlarından birisine ev sahipliği yapıyor olması da ülkenin önemini artırıyor. Yaşanan istikrarsızlıktan faydalanabilecek olan El Kaide'nin çevre ülkelerde etkisini artırmasından çekiniliyor.

Husilerin ülkede etkisini artırması mezhep çatışmalarının ileride de sürebileceği endişelerini de doğuruyor. Suudi Arabistan Şii Husilerin İran tarafından hem siyasi hem de finansal anlamda desteklendiğini söylüyor. İran ise iddiaları reddediyor.

yemen3-002.jpg

Sivillere yönelik şiddet şok edici boyutlarda

Birleşmiş Milletler İnsani İlişkiler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Yemen'de sivillere yönelik uygulanan şiddetin akıl almaz boyutlarda olduğunu bunun kesinlikle kabul edilemeyeceğini açıkladı.

Suudi Arabistan'ın öncülüğündeki Arap koalisyonu tarafından Hacce vilayetinde pazartesi günü 6'sı çocuk 12 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı sonrasında OCHA'nın Twitter hesabından yapılan açıklamada, Yemen'de dolaylı ya da dolaysız olarak 320 bin kişinin öldürüldüğü belirtildi.

Yemen OCHA Koordinatörü Lise Grande, Yemen'de sivillere yönelik uygulanan şiddetin şok edici ve bunun kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Bu dramın durdurulması gerektiğini belirten Grande, "Yemen halkının bu sıkıntıları yaşamasının hiçbir gerekçesi yoktur. Ailelerin yakınlarıyla kutlayacağı Kurban Bayramı'nda yakınlarının taziyelerini almaları oldukça üzüntü vericidir." ifadelerini kullandı.