İsrail merkezli Yisrael Hayom gazetesine konuşan üst düzey bir ABD yetkilisine göre, ateşkesin ardından “İbrahim Anlaşmaları’nın kapsamı ve uygulama hızı beklenenden çok daha fazla artacak.” Bu ifade, yalnızca bir diplomatik temenni değil; aynı zamanda Washington ve Tel Aviv’in bölgesel yeniden yapılanma stratejisinin işareti olarak okunuyor. ABD, Gazze’deki çatışmaların sona ermesiyle birlikte Arap dünyasında İsrail karşıtı atmosferin kısmen dağılacağını ve “normalleşme” zeminini yeniden kurabileceğini hesaplıyor.
Hedefte Kimler Var?
İsmi açıklanmayan yetkili, anlaşmalara katılması beklenen ülkeler hakkında doğrudan bilgi vermese de, diplomatik çevrelere göre Washington’un hedefinde Suudi Arabistan, Lübnan ve Suriye bulunuyor.
Bu ülkelerden özellikle Riyad’ın konumu belirleyici. Zira Suudi Arabistan’ın atacağı adım, hem Körfez dengelerini hem de İslam dünyasının genel tavrını etkileyecek güçte.
“Gazze Dosyası Kapanıyor” Algısı
ABD ve İsrail, ateşkesin kalıcı hale gelmesiyle birlikte “Gazze dosyasını kapatma” algısını pekiştirmeye çalışıyor. İsrail’in Washington’daki büyükelçisi Yehiel Leiter, Fox News’e yaptığı açıklamada, “İkinci aşamada Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’nin sivilleştirilmesi barışın ön koşuludur” dedi. Bu sözler, barış süreci söyleminin aslında silahsız bir Filistin vizyonuna dayandığını da açıkça ortaya koyuyor.
Ciddi Toplumsal Engeller de Söz Konusu
Bölgesel gözlemciler, bu yeni süreci “İbrahim Anlaşmaları’nın ikinci dalgası” olarak tanımlıyor. Ancak bu dalganın önünde ciddi toplumsal ve ideolojik engeller var.
Gazze’de yaşanan yıkımın ve iki yıldır süren kuşatmanın ardından Arap halklarının İsrail’le normalleşmeye vereceği tepki, hükümetlerin diplomatik esnekliğini sınırlayabilir. Özellikle Lübnan ve Suriye gibi ülkelerde halk, İsrail’le yakınlaşmaya sert bir şekilde karşı çıkıyor.