Otobandan çıktıktan sonra, kibar bir polis tarafından durdurulduk. Rutin ruhsat-kimlik kontrolünün ardından belgeleri direksiyondaki arkadaşıma uzatırken, torpido gözündeki sigara paketini fark etti memur. Parmağını içeri uzattı, net bir üslupla 'Sigara içmek yok!' dedi. Senegal'in dinî başkenti, Mürîdîlik tarikatının ana üssü Tûba şehrine girerken, 'Sigara konusunda çok katılar, kamusal alanda yasak epey ciddi uygulanıyor, aman dikkat' şeklindeki ön bilgimizi, yetkili bir ağızdan da teyit etmiş olduk böylece.

İsmini cennetteki o meşhur ağaçtan alan Tûba, bir uzlet ve tefekkür mekanı olarak Şeyh Ahmedu (Amadu) Bamba (1850-1927) tarafından kurulmuş. Fransızların Batı Afrika'daki sömürgecilik faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir zaman diliminde yaşayan Bamba, Malikî fıkhıyla Kadirî usulünü birleştirerek, bütün mesaisini öğrenci yetiştirmeye adamış bir isim. Silahlı mücadeleye girişmese de, tesiri öylesine yaygınlık kazanmış ki, Fransızlar Bamba'yı 1895'te tutuklayarak Gabon'a sürmüşler. Hristiyanların yaşadığı bir adada ikamete mecbur bırakılan Bamba, 1902'de bu kez Moritanya'ya sürgün edilmiş. Gittiği her yerde tebliğ ve irşada devam eden Bamba, bu süreçte çok sayıda eser kaleme almış. Hayatının son yıllarını Tûba'da geçiren ve tamamen ilimle meşgul olan Bamba, 1927'de son nefesini verdiğinde arkasında yüzbinlerce mensubu bulunan müstakil bir tarikat bırakmış: Mürîdiyye.

Tûba'nın kalbini oluşturan Ahmedu Bamba Külliyesi'nde bizi Senegalli dostlarımız karşıladı. Programımızda, Ahmedu Bamba'nın yaşayan torunlarından ve Mürîdiyye'nin şimdiki lideri Şeyh Munteha Mbacke'yle görüşmek vardı. Dostlarımızdan biri, üzerimizdeki gömlek-pantolona bakıp, 'Halife'nin yanına böyle mi gideceksiniz? Kesinlikle olmaz. Hem fotoğraflarınız da güzel çıkmaz' dedi. Bize hemen yerel kıyafet uydurdular. Ziyaretlerimizi yeni kostümümüzle yaptık ve gerçekten daha güzel oldu.

Ahmedu Bamba, caminin kıble istikametinde, içi som altınla kaplı, gösterişli bir türbenin altında yatıyor. Külliye de aynı şekilde ihtişamlı ve göz alıcı. Yaşasaydı, cansız bedeninin üstüne kondurulan bu şatafata rıza gösterir miydi, bilmiyorum. Ahmedu Bamba'nın üzerine sadece bina inşa edilmemiş üstelik. Mürîdilik, bugün Senegal'in siyasî ve ekonomik açıdan en güçlü yapılanması. Tarikatın tensibi olmadan, hiçbir ciddi karar alınamıyor. Cumhurbaşkanları, bakanlar, işadamları, hatta yabancı büyükelçiler, Tûba'nın yolunu aşındırıyorlar sürekli. Tûba, öylesine güçlü bir kartvizit ki, onu yakasına iliştirebilenler için Senegal'de her kapı sonuna kadar açık.

Mürîdiler, her yıl hicrî Safer ayının 18'inci gününde Tûba'ya akın ediyor. Bu, Ahmedu Bamba'nın Gabon esaretinden dönüş tarihi. Dünyanın dört bir yanından toplanan kalabalığın sayısı, 3 milyon civarında tahmin ediliyor.

Şeyh Munteha'yı ziyaretimiz, pek çok açıdan öğretici sahnelerle doluydu. Kendisi bizi çok sıcak karşıladı. Türkiye'den geldiğimi söyleyince, iki ülke halkının kardeşliğinden dem vurarak, 'Sizleri buralarda görünce çok mutlu oluyoruz' dedi. Ben de Türkiye'deki Müslümanlar adına kendisine selam ilettim.

***

Senegal'in bir diğer dinî merkezi, Tivavin şehri. Buranın hakimi ise Ticanîler. Tivavin'de Ticanî şeyhi Abdülaziz Efendi'nin oğlu Mustafa Abdülaziz, bizi evinde ağırladı. Tarikatın tarihine ve yapısına dair sorularıma verdiği cevaplar, Senegal'e gitmeden önce yaptığım okumalarda edindiğim bilgileri doğrular nitelikteydi: Cezayir doğumlu Ahmed bin Muhammed Ticanî (ö. 1815) tarafından kurulan Ticanîlik, doğrudan Hz. Peygamber'e dayandırılan, dolayısıyla silsilesi bulunmayan bir tarikat. Halvetî, Kadirî ve Şazelî usullerinin harmanlanmasıyla oluşturulan tarikatta, Muhyiddîn İbn Arabî'nin görüşlerinin baskınlığı dikkat çekiyor. Ticanîlik, müritlerine, diğer tarikatlara mensup velîlerin kabirlerini ziyareti yasaklıyor.

Senegal'in yaklaşık 17 milyonluk nüfusunun kabaca yarısının Ticanî olduğu tahmin ediliyor. Sayıları Mürîdilerden daha fazla olsa da, şehir merkezlerindeki tesirlerinin azlığı sebebiyle, Senegal'de ekonomik ve siyasî rolleri kısıtlı.

İlginç bir şekilde, Türkiye'nin yakın tarihinde de bir Ticanîlik izi var:

Kemal Pilavoğlu adlı bir zatın liderliğinde ortaya çıkan Ticaniyye mensupları, 1951'de Türkiye'nin farklı yerlerindeki Atatürk büstlerine saldırılar düzenlemişti. Demokrat Parti iktidarının hemen başlangıcına denk gelen bu provokasyon, Başbakan Adnan Menderes'i meşhur 'Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu çıkarmak zorunda bıraktı. Kanun bugün hala yürürlükte.

***

Senegal'le ilgili anlatacağım çok şey var. Bu yüzden, Çarşamba günü de üçüncü bir yazıyla –şimdilik son kez– huzurlarınızı meşgul edeceğim.

(*) Taha Kılınç'ın bu yazısı Yeni Şafak Gazetesi'nden alıntılanmıştır.