Muslim Port Haber Merkezi | Sevde Köse

Bu yılın ilk yarsından önce yürürlüğe girmesi beklenen yasa, Alman vatandaşlığına alınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracağı için Almanya'da tarihi bir yasa olarak kabul ediliyor.

Şu anda Almanya'da yaklaşık 5,6 milyon Müslüman yaşıyor ve bu da ülke nüfusunun yaklaşık %6,7'sini temsil ediyor. Bunların başında da Türkiyeli Müslümanlar ve Türk kökenli insanlar geliyor.

Resmi kaynaklara göre, Almanya'daki 2 milyon 800 bin Türk'ün 1 milyon 500 bini Alman pasaportu alamadı. Yaklaşık 1 milyon 200 bin civarında olduğu tahmin edilen Suriyelilerin ise sadece küçük bir kısmı pasaport alabildi.

Alman-Suriye Kuruluşları Birliği'nden Hafiza Hamud Al Jazeera Net'e, "Almanya'da doğup büyüyen yeni Türk neslinin ana ülkeleriyle ilişkileri zayıf olsa da büyük bir kısmı Türk pasaportundan vazgeçmeyi reddediyor ve aynı durum birçok Mısırlı ve Ürdünlü için de geçerli” dedi. Ve “Suriye Anayasası'nın nadir durumlar dışında Suriye vatandaşlığından vazgeçmeyi tamamen yasaklaması nedeniyle konunun Suriyeliler için hukuki açıdan farklı olduğunu” ekledi.

Ancak artık yeni Alman yasasında Alman vatandaşlığına geçmek için asıl vatandaşlıktan vazgeçme zorunluluğu yok. Önceden bu hak Avrupa Birliği ülkeleri ve onun dışındaki bazı ülkelerin vatandaşlarına özeldi, ancak bundan sonra herkesi kapsayacak.

Almanya'daki Beyt Suriye’nin kurucusu Munis Buhari, şunları söyledi: "Almanya'daki yeni vatandaşlık yasasının ülkedeki Arap ve Müslüman göçmenlerin hayatlarında büyük bir olumlu etki yaratmasını bekliyorum. Onlara Alman toplumuna daha büyük bir aidiyet duygusu kazandıracak ve kamusal yaşama katılmalarını kolaylaştıracaktır. Asıl milliyetlerin korunması ise göçmenlerin kültürel kimlikleriyle ilgili endişelerini giderecektir."

Yeni kolaylıklar neler olacak?

Yeni yasa, vatandaşlık almak için gereken ikamet süresini 8 yıldan 5 yıla, hatta mesleki veya akademik başarılar da dahil olmak üzere özel başarılar elde edilmesi durumunda 3 yıla indiriyor. Almanya'da çocukları doğan yabancı uyruklu ebeveynler ise en az birinin 5 yıldan fazla Almanya'da ikamet etmesi durumunda vatandaşlık alacak.

Ülkedeki eski göçmenler ise (misafir işçiler kuşağı), daha önce birçoğu için vatandaşlığa alınmanın önünde engel olan dil sınav zorunluluğundan aynı şekilde geçimlerini sağlama zorunluluğundan da muaf tutulacak.

Munis Buhari, "Vatandaşlığa kabul edilmenin; Alman seçimlerinde oy verme ve kamu görevlerinde bulunma, göçmenlerin daha iyi entegre olmasına yardımcı olma gibi yeni haklar anlamına geldiğini" öne sürüyor ve göçmenlerin kendilerini bunun bir parçası olarak hissedecekleri için yasanın toplum içinde bir arada yaşamayı destekleyeceğini bunun da ayrımcılık veya ötekileştirme olasılığını azaltacağını vurguluyor.

Munis'e göre, bu avantajların yanı sıra örneğin Suriyeli mülteciler, Alman pasaportu kullanarak ülkelerini ziyaret etme olanağına da sahip olabilecek, bu da onların ailelerini ve tanıdıklarını ziyaret etmelerini kolaylaştıracak.

Bazı Irkçı Çevreler Yasa Taslağına Tepkili

Yasa taslağı üzerine, son dönemde ülkede Filistin'i desteklemek amacıyla düzenlenen büyük gösterilerin ardandan bazı partililer ve isimler, İsrail'in tanınmasının da vatandaşlık almanın şartı haline getirilmesi talebi üzerine tartışmalar çıkarttı.

Yasa taslağında yine en dikkat çeken nokta Almanya'nın Yahudilere olan bağlılığını burada da korumayı gözetmesi oldu. Yasanın son halinde "Antisemitizmin" vatandaşlığa alınma hakkıyla çeliştiği ve Almanya'nın "Yahudi yaşamını korumak" da dahil olmak üzere Nazizmin sonuçlarına ilişkin "Almanya'nın tarihi sorumluluğuna bağlı kalması" gerektiği belirtiliyor.

Hafiza Hamud, "özellikle Gazze savaşı sonrasında aşırı sağcı seslerin yükselişiyle birlikte göçmenlerin oy hakkını kullanmaya ciddi bir ihtiyaç duyduklarına" inandığını sözlerine ekledi.

Almanya'daki Müslümanlara Yönelik Ayrımcılık Sürüyor

Ülkede çok sayıda Müslüman olmasına rağmen, Müslümanlar federal düzeyde, ana kiliselerin ve bazı Hristiyan mezheplerinin sahip olduğu “kamu hakkı kurumları” ayrıcalığı çerçevesinde tanınan herhangi bir kuruma sahip değiller. Bu, Yahudilerin yan? sıra ana kiliselerin ve bazı Hristiyan mezheplerinin de yararlandığı; din mensuplarına, dini törenler düzenlemek veya sürekli kamu finansmanı sağlamak gibi bir dizi hak sağlayan bir ayrıcalıktır. Müslümanlara yönelik böyle bir durum ise söz konusu değil.

Yasal tanınmayan süreçte Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un 2010 yılında "İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik ile Almanya'nın bir parçasıdır" demesinden bu yana, bu görüşü savunanlar ve Almanya'nın temelde Hristiyan bir ülke olduğuna inananlar arasında tartışma sürüyor.

Munis Buhari, "Yeni vatandaşlık yasası muhtemelen İslam'ın Almanya'nın gerçek bir parçası haline gelmesine yol açacak çünkü yasa Müslümanları Alman toplumunun daha bütünleşmiş ve ortak bir parçası haline getirecek." Ayrıca bunun Müslümanlığa girişi de kolaylaştıracak; istihdam fırsatları, eğitim ve sosyal destek gibi başka faktörlerin de bulunduğunu söyledi.

Almanya İçişleri Bakanlığı'nın geçen yıl yayınladığı resmi bir raporla da teyit edildiği gibi, Almanya'daki Müslümanlar kendilerine yönelik yaygın ırkçılığa maruz kalıyor ve kendileri adına konuşan kurumlarda da büyük bir dağılma yaşanıyor. Yetkililerin Müslüman toplumu içinde herhangi bir temsile sahip olmayan liberal gruplarla diyalog kurma tercihinin yanı sıra, Alman partileri ve parlamentosu içinde onların sesi duyulmuyor.

Dört Avrupa Ülkesinden Ortak Açıklama: Filistin Devletini Tanımaya Hazırız Dört Avrupa Ülkesinden Ortak Açıklama: Filistin Devletini Tanımaya Hazırız

Karmaşık bürokrasi

Ancak orta vadede Alman bürokrasisi bu projenin başarıya ulaşmasını engelliyor. Eski kanuna göre vatandaşlık başvurusunda bulunanların çoğu prosedürlerin uzun ve zaman alıcı olmasından şikayetçi. Berlin, Federal İdare Dairesi, belgeler tam ve doğru olsa bile işlemlerin 12 ay sürebileceği bilgisini veriyor.

Hafiza Hamud şöyle diyor: “Almanya şu anda başvuru sayısının çokluğu, buna ek olarak çok sayıda vatandaşlığa kabul dairesinde vatandaşlığa kabul sürecini yönetmede sistematik ırkçılık ya da mevcut başvuru sayısının azlığı nedeniyle büyük bir kriz yaşıyor. Bu da yeni yasanın önümüzdeki yıllarda uygulanmasını çok uzaklaştırıyor” diyerek vatandaşlığa kabul başvurunuzu yapmak için randevu alabilmeniz için bir yıldan fazla bir süre beklemeniz gerektiğine dikkat çekiyor.

*Yazımız Al Jazeera kanalında yayınlanan makaleden çeviri yapılmıştır.