Muslim Port Haber Merkezi | Bekir Sıtkı Şirin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu açıklamada, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog'un Şubat ayının başlarında Türkiye'ye geleceğini açıklamıştı. Erdoğan Perşembe günü yapmış olduğu açıklamada normalleşme takviminin değiştiğini duyurdu. Ukrayna'ya hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, söz konusu ziyaretin Mart ayının ortalarında gerçekleşmesinin planlandığını söyledi. Erdoğan, konuya ilişkin olarak, "Mart ayının ortalarında o ziyaret gerçekleşecek. Bu ziyaretle birlikte ikili ilişkerimizi geleceğe yönelik çok daha farklı bir zemine olumlu istikamette oturtma gayreti içerisinde olacağız. Bizim bu yaklaşımımız aynı şekilde İsrail tarafında da mevcuttur. Belki de Herzok'un gelmesinden önce onların özel temsilcileri bize geldiği gibi biz de özel temsilcimizi İsrail'e göndererek bir ön çalışma olacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye ile İsrail arasında uzunca bir süredir normalleşme görüşmeleri sürüyor fakat bu görüşmeler gizli yürütülüyordu. Gelinen noktada görüşmeler artık halktan gizlenmiyor. Ankara ile Tel Aviv arasındaki normalleşme rüzgarları Türkiye gündeminin üst sıralarında yer alırken yaşanan süreci anlamak adına sorulacak sorular büyük önem taşıyor. Gelin, Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme sürecine dair dört soru soralım ve bu soruların cevaplarına odaklanalım:

TÜRKİYE NEDEN İSRAİL İLE İŞBİRLİĞİNİ ARTTIRMA İHTİYACI HİSSEDİYOR?

Türkiye, uluslararası arenadaki yalnızlığını azaltmak istiyor. Bu bağlamda Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Ermenistan gibi ülkelerle de yakınlaşma sinyalleri veriliyor. Ayrıca Erdoğan'ın yakın zamanda Suudi Arabistan'a da bir ziyaret gerçekleştirmesi planlanıyor. Halihazırda ekonomik olarak kötü günler geçiren Türkiye'nin bu durumdan kurtulması için Batı bloğuna yakın ülkelerle olan ilişkilerini düzeltmesi gerektiği tezi de tartışılan meseleler arasında. Son olarak belirtmek gerekir ki; Türkiye, Doğu Akdeniz denkleminde elini güçlendirebilmek için de İsrail ile yakınlaşma ihtiyacı hissediyor.

Halid Meşal: İsrail'in Gücü Yakında Kırılacak Halid Meşal: İsrail'in Gücü Yakında Kırılacak

TÜRKİYE İLE YAKINLAŞMAK İSTEYEN İSRAİL'İN AMAÇLARI NELER?

İsrail'in Türkiye ile gerçekleştirilecek olası bir normalleşmeden üç büyük beklentisi var. Bunlardan ilki İsrail'in elindeki enerji kaynağının Türkiye aracılığıyla Avrupa'ya ulaştırılması. Bu noktada Filistinlilerden gasp ettiği enerji kaynağını en ucuz maliyetle Avrupa'ya taşımak isteyen İsrail için Türkiye büyük bir önem arz ediyor. Tel Aviv'in temel beklentilerinden biri de Türkiye'yi Ortadoğu'daki İran karşıtı bloğa çekmek. Yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Bahreyn gibi ülkelerle normalleşerek bu bloğu güçlendiren İsrail, Türkiye'nin oluşturulan koalisyonda yerini almasını istiyor. İsrail'in Türkiye ile normalleşmedeki bir diğer önemli amacı ise Hamas'ın Türkiye'deki varlığına son vermek… Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerinden rahatsız olan İsrail, Ankara ile normalleşme şartlarının başına bu hususu yerleştiriyor. Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerinin engellenmesini kırmızı çizgi olarak belirleyen İsrail'in bu hususta başarılı olup olamayacağı merak ediliyor.

İSRAİL İLE OLASI BİR NORMALLEŞME TÜRKİYE'NİN LEHİNE Mİ?

Türkiye, ekonomik olarak kısa vadede İsrail ile normalleşmenin olumlu sonuçlarını görebilir. Ancak orta ve uzun vadede İsrail ile yakınlaşmanın olumlu neticeler doğuracağını söylemek güç. Bu bağlamda İsrail'in zor bir süreçten geçtiğini hatırlatmak lazım. Zira İsrail siyasal ve askeri noktada tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. Siyasal arenada iç karışıklıklarla boğuşan İsrail'de temel bir istikrarsızlık görülüyor. İsrail'de kurucu neslin yok olmaya yüz tuttuğu müşahede edilirken İsrail siyasetinin alarm verdiği birçok uzmanın ortak görüşü olarak duruyor. Öte yandan yakın zamanda Filistin direnişi ile büyük bir savaş geçiren İsrail'in tabir-i caizse 'Güçlü devlet' imajının büyük bir zarar gördüğü değerlendiriliyor. Bu bağlamda Hamas başta olmak üzere Filistin direnişinin 'Kudüs'ün Kılıcı' adı verilen operasyon neticesinde İsrail'e çok ağır darbeler verdiği düşünülüyor. Kısacası zor günlerden geçen ve git gide Batılı müttefiklerine daha da yük olan İsrail ile olası bir yakınlaşma pragmatist noktada mantıklı durmuyor. İdealist bir bakış açısıyla bakıldığında İsrail ile normalleşmenin zaten abes olduğunu söylemenin gereğinin dahi olmadığını belirtmeliyiz.

İSRAİL İLE NORMALLEŞME FİLİSTİN'E FAYDA SAĞLAR MI?

Türkiye toplumunun bir kısmında, özellikle de iktidar partisi mensupları arasında, İsrail ile normalleşmenin Filistin'in lehine olacağı yönünde bir algı var. Bu algının yanlış olduğunu anlamak için İsrail'le gerçekleştirilen son normalleşme anlaşmasından sonra Gazze'nin yaşadıklarını düşünmek yeterli. Uğruna Mavi Marmara davasının düşürüldüğü İsrail ile normalleşme anlaşmasının Gazze'nin lehine olduğu iddia edilmişti. Oysa bu anlaşmadan sonra ne abluka kalktı ne de ambargo hafifledi. Aksine Gazze nice şehit verdi ve defalarca saldırıya maruz kaldı. Sözün özü geçmişte yaşananlar da ortaya koyuyor ki; İsrail'in düşmanlarının lehine bir anlaşmaya imza atmasını beklemek hayalcilik olarak duruyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile 'kazan kazan' esasına dayalı bir ilişki geliştirme vurgusu yapsa da bu ihtimal pek gerçekçi durmuyor.