Ruanda'da 800 bin kişinin hayatını kaybettiği soykırımın 26. yılı geride kaldı. Tutsi ve Hutular arasında çıkan etnik çatışmaların üzerinden çeyrek asır geçti.
Ruanda Soykırımı, İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleştirilen soykırımlardan sonra 20. yüzyılın sonunda meydana gelen en kanlı ve en vahşi katliam olarak anılıyor
Özellikle Fransa’nın bu soykırımda oynadığı rol tüm dünyada kabul edilirken. Fransa soykırımcılara destek olduğunu, silah verdiğini ve onları eğittiğini inkar ediyor.
Belçika’nın Ruanda’dan ayrılması üzerine işgal sırası Fransa'ya gelmişti. 1990 ve 1994 yılları arasında Ruanda’nın başında bulunan Hutu Habyarimana, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sosyal Demokrat François Mitterrand’ın da çok yakın dostuydu.
Hutular ve Tutsiler arasındaki iç savaşta Fransa, ülkedeki çıkarlarını korumak için bir Hutu olan Habyarimana’yı destekledi. Soykırım devam ederken, Fransa Hutu Ordusu’na silah sevkıyatını sürdürdü.
1990’da başlayan iç savaşı Fransa’ya rapor eden konsolosluk ve istihbarat elemanları ‘iktidarın Tutsileri katlettiğini ve katliamların soykırım riski taşıdığını’ bildiriyorlardı. Mitterand iktidarı bütün olanlara kulağını tıkamış kendi çıkarları için katliama destek vermişti.
BM tarafından kurulan Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, Eylül 1998’de, Jean-Paul Akeyesu adındaki bir Ruandalıyı yargılayarak, dünyada ilk kez, tanımlanmış soykırım suçu nedeniyle mahkûmiyet kararı verdi.
Öte yandan uluslararası bağımsız uzmanlar Ruanda Soykırımı’nın Fransa ve ABD arasındaki çıkar çatışmasından kaynaklandığını kaydediyor.
Fransa’nın Hutuları, ABD’nin de Tutsileri desteklediği belirtiliyor. Tutsilerin Yurtseverler Cephesi’ni partiye dönüştürerek 2000 yılında iktidara gelen ve bugün de iktidarda olan Paul Kagame’nin katıksız bir ABD yanlısı olduğunu belirtiliyor.
Paul Kagame aynı zamanda Fransa’nın Ruanda’da Soykırımı’nın planlayıcısı ve uygulayıcısı olduğu iddia edilen kişi...
Hutu liderliğindeki hükümet ve milisler Ruanda'da 100 günde 800 bin kişiyi öldürdüğünde yıl 1994'tü, ancak Ruandalılar acılarını hiçbir zaman unutmadı.
Çatışmaların başlangıç günü olan 7 Nisan ise soykırım günü olarak anılıyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre öldürülenlerden 300 bini çocuktu. Çoğu dövülerek öldürüldü.
Peki Ruandalıların çeyrek asırlık acısı Ruanda Soykırımı nasıl gerçekleşti?
1990: Tutsilerin kontrolündeki Ruanda Yurtsever Cephesi'nden (RPF) isyancılar komşu ülke Uganda'nın topraklarının bir kısmını işgal ederek Ruanda topraklarına kattı. Bu başarı, bir Hutu olan Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana'nın muhalefet partilerini yasallaştırmak için reformları hızlandırmasına neden oldu.
1993: Ruanda ve RPF arasında iç savaşı sonlandırmaya yönelik bir anlaşma imzalandı. Anlaşma aynı zamanda güç paylaşımını ve sığınmacıların dönüşünü öngörüyordu. Ancak Başkan anlaşmayı uygulamakta ayak diretti. İki taraf da birbirini uzlaşmayı engellemekle suçladı.
6 Nisan 1994: Başkan Habyarimana, bulunduğu uçağa yapılan bir roket saldırısıyla öldürüldü.
7 Nisan 1994: Başkana bağlı güçler ülkedeki gerilimi sakinleştirmeye çalışan ve ılımlı bir Hutu olan Başbakan Agathe Uwilingiwimana'yı öldürdü.
Habyarimana'nın ölümü sonrası Hutular tarafından Tutsilere ve ılımlı Hutulara karşı 100 gün süren şiddet eylemleri başladı. Bu sürede 800 bin insan öldürüldü. RPF yeni saldırılar yapmaya başladı.
RPF, 40 bin kişilik Hutu ordusunu ve 2 milyondan fazla sivil Hutu'yu Burundi, Tanzanya ve Zaire gibi ülkelere sürgün ettikten sonra Ruanda'nın kontrolünü ele geçirdi.
Temmuz 1994: Bir Hutu olan Pasteur Bizimungu'nun başkan ve RPF komutanı Paul Kagame'nin başkan yardımcısı olduğu yeni bir hükümet kuruldu. Kagame daha sonra 2000 yılında başkan olarak bu kez seçildi.
Aralık 1996: Ruanda'da ilk soykırım davası 'Ruanda için Uluslararası Ceza Mahkemesi' tarafından açıldı. (Bu mahkeme savaş suçu işleyenlerin yargılanması için Birleşmiş Milletler'in öncülüğünde kuruldu, çünkü Ruanda'daki yargı kurumları işlemez haldeydi.)
Fransa'dan göstermelik komisyon
7 Nisan 2014: Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri General Ban ki-Moon Ruanda'dan olaylara zamanında müdahale edilmediği için özür diledi.
20 Mart 2017: Papa Francis Kagame'den 'kilisenin günahları ve başarısızlıkları' ifadesini kullanarak soykırımdaki rolünden dolayı özür diledi.
5 Nisan 2019: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ruanda’daki soykırımın araştırılması için tarihçilerden oluşan bir komisyon kurulmasını ve devlet arşivlerinin bu araştırma için açılmasını kararlaştırdı.
Birleşmiş Milletler, uluslararası kamuoyu tarafından 100 gün süren şiddet olayları ve soykırım süresince Ruanda'da barışı sağlamak için zamanında adım atmamakla suçlandı.
Belçika ve Fransa gibi ülkeler ise soykırıma destek verdiği için eleştiriliyordu. Macron, kurulacak komisyonun Fransa’nın 1990 ve 1994 yılları arasında Ruanda’daki gelişmelerle ilgili taahhütlerini ve oynadığı rolü inceleyeceğini açıkladı.
Ruanda soykırımının en çok aranan isimlerinden Felicien Kabuga yakalandı
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Ruanda'da soykırım ve insanlık suçu işlemekle suçlanan Felicien Kabuga Fransa'da yakalandı. Fransa Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada 84 yaşındaki Kabuga'nın sahte isimle yaşadığı Paris yakınlarındaki Asnières-Sur-Seine'deki bir adreste jandarmalar tarafından tutuklandığını duyurdu.
Kabuga'nın 1984 yılında yaşanan ve 800 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda Hutuların soykırım girişimlerinin ana finansörü olduğu sanılıyor. Hutular o dönemde ülkedeki azınlık etnik grup Tutsiler başta olmak üzere muhalif grup üyelerini hedef alıyordu.
Kabuga, Fransız yasaları gereğince yapılacak işlemlerin ardından Lahey'deki Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması'nın gözetimine devredilecek ve mekanizma çerçevesinde kurulan Ruanda İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargı önüne çıkacak.
"Uluslararası adalet, uluslararası toplumun desteğiyle sağlanabilir"
Felicien Kabuga'nın yakalanması üzerine Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması Başsavcısı Serge Brammertz yaptığı yazılı açıklamada uluslararası toplumun desteği olduğu sürece uluslararası adaletin sağlanabileceğini vurguladı.
Brammertz açıklamasında "Felicien Kabuga'nın tutuklanmasının suçların üzerinden 26 yıl geçse bile soykırım sorumlulularından hesap sorulabileceğini hatırlatıyor" ifadelerini kullandı.
Kabuga'nın tutuklanmasında Fransa'nın yanı sıra Belçika, Almanya, Hollanda, İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülke emniyet güçlerinin görev aldığı bildirildi.
Kabuga hakkındaki suçlamalar neler?
Felicien Kabuga hakkında 1997 yılında toplam yedi soykırım bağlantılı suçlamayla soruşturma açılmıştı. Bu suçlamalar soykırım, soykırım suçuna yataklık, doğrudan ve halkı kışkırtarak soykırım suçu işlemeye teşvik, soykırım suçuna teşebbüs, soykırım suçu işlemek üzere plan yapmak, işkence ve imha etmek.
Amerika Birleşik Devletleri Kabuga'nın Ruanda hükümetine soykırımı gerçekleştirebilmesi amacıyla geçici fon sağladığını öne sürüyor.
Kabuga'nın ayrıca katliam yapan milislere silah, üniforma ve ulaşım sağlayarak lojistik destek sunduğu da iddia ediliyor.