Muslim Port Haber Merkezi | Büşra Zehra Çamdalı

Çölde, sadece, hayatta kalmaya değer olduğunu kanıtlayan ve erozyona karşı koyabilen güçlü bitkiler yetişir. Ağaçların gölgesi sağa ve sola uzanarak kavurucu güneş ışınlarının yayıldığı havalarda adeta dinlenme yerleri oluşturur. Ve eski günlerden ve anılardan haber verir…

Ben Gvir, Ramazan Ayının Son 10 Gününde Mescid-i Aksa'ya Saldırılmasını Talep Etti Ben Gvir, Ramazan Ayının Son 10 Gününde Mescid-i Aksa'ya Saldırılmasını Talep Etti

Peygamberimiz (s.a.v)  hicretin 6. yılında Zilkade ayında Mekke’ye giderken Hudeybiye'de "Semure" denilen bir ağacın altında ashabı ile biat gerçekleştirmişti.  Ve bu ağaç, hâlâ üzerinden geçen asırlara rağmen bu olayla anılır. El-Cezire Belgesel Kanalı’nın yapımcılığını üstlendiği “ Semura... Toprak ve İzzet Şahit Olsun” başlıklı film/belgesel,  Mağrip’ten Arap Yarımadası’na  ve Hint kıtasının doğusundan güney Afrika'ya kadar uzanan ülkelerde yaygın olan bu çöl ağacının hikayesi anlatır. Semure ağacının vasıflarından ve özelliklerinden , şairlerin onun faziletlerinden bahsetmeye verdiklerini önemden bahseder.

Bu ağaç Körfez'de yetişen, şiddetli kuzey rüzgarlarına karşı dik duran, toprağı erozyondan koruyan, çölleşmeyle mücadele eden ve çevresindeki toprağın havasını yumuşatan bir ağaçtır.

BİNLERCE YILLIK BİR HEDİYE.. MEYVELİ YABANİ BİR AĞAÇ

Bu ağaç, sellerin bol olduğu bölgelerde ve nehir yataklarında büyür ve serpilir,  yüz yıl veya daha fazla yaşayabilir, uzunluğu bir ila 5 metre arasında değişir ve şekli 3-5 metrelik bir alana yayılan bir şemsiyeyi andırır. Yaprakları küçük, bileşik ve tüylüdür. Kısa boylu kancalı, orta boylu düz dikenlere sahiptir ve ağaç yaşlandıkça bu düz dikenler azalır. Aynı şekilde dalları da yerden uzaklaşır ve böylelikle hayvanların otlanma tehlikesinden de korunmuş olur. Cenâb-ı Hak ona “El-Buram” adı verilen, nektar bakımından zengin, önemli bir yabani bal kaynağı olan beyaz, küre şeklinde çiçekler bahşetmiştir. Çiçeği(meyvesi) yumuşak ve kahverengiyken gövdesi ve yeni dalları kırmızımsı-kahverengi renktedir ve bu kırmızı renk yaş aldıkça kaybolur.

SANAT VE ŞİİRİN GÖLGESİNDE YEMYEŞİL DALLAR..

Bu ağacın Katar ve diğer Körfez topraklarındaki önemi ve güzelliği nedeniyle, sanatçı “Ali Eş-Şerif” (filmde) çölün ortasında durarak adeta biri diğerine kavuşmak isteyen iki Semura ağacını gösteren bir tablo çiziyor. Ve şöyle diyor: “ Birbirinden ayrılan iki ağacın hüzünlü halinin çiziyorum.”

Şeyha Anud binti Abdullah Al-Sani'nin sözlerini seslendiren vokalist Muhammed bin Nasır Al-Tamimi'ye ise, bu ağacın gölgelerini, meyvelerini, iyiliğini ve çiçeklerini okuyan bir kasidesinin girişinde şöyle över:

Toprağı, bahçeleri ve Semura’yı sevenler..

Bulutlara ve parlaklıklarına bakın..

Şairler, edebiyat ve sanata ilham veren bu ağaçta şiirlerine ilham buldular. Şarkıcı Muhammed bin Nasser El-Mannai, Wadha’l Arab'a ait şu sözleri seslendiriyor:

Gölgeli yapraklı dalların altında..

Mağrur Semura, ve bitmeyen bir izzet..

KATAR ANAKARASINDA ÇEVRE DOSTU BİR AĞAÇ

Semure ağacı, Katar anakara ağaçlarından biri olarak kabul edilir ve orta, batı ve güney bölgelerinde yayılış gösterir. Ülkede Ebu Semura veya Samiriyye gibi adını taşıyan birçok bölge vardır. Ve yine aynı familyadan Um Guwaylina ve Bugolana gibi bazı türlerin adını taşıyan bölgeler de vardır. Çevre dostu olması ve fazla suya ihtiyaç duymaması nedeniyle şehirde de  yaygın olarak bulunan bu ağaç, görenleri memnun eden estetik ve şiirsel bir manzara da oluşturur.

ARTAN ŞEHİRLEŞME VE SEMURA AĞACININ AZALMASI.. YOK OLUŞA GİDEN YOL..

Semure ağacının böylesi bir güzellik ortaya koymasına karşı bu güzellik, böcek saldırıları ve bakteriyel tümörler, tohumların ve yapraklarının %50'sini yok edebilen kötü kokulu bir böceğin istilaları nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmalarını engelleyemedi.

Neslinin tükenmesine yol açan nedenler arasında, önemi konusunda bilinçlendirmenin az oluşu ve (şehirlerde ve vahşi ortamlarda) sürdürülebilirliği için programların bulunmayışı da vardır. Ayrıca, kentsel genişleme ve deve sayısındaki önemli artış ve aşırı otlatmanın etkileri de bu ağacın neslinin tükenmesinde önemli rol oynamaktadır.

"Ümmü Reşid"e gelince, o, bu ağacın bekasını savunur ve şöyle der: Kurumadan veya ondan fayda görmedikçe, hiç kimse Semurayı kesemez. Ve Ali Eş-Şerif, birkaç yıl sonra sanatsal resmini yaptığı aynı yere geldiğinde, toprağın çorak ve verimsiz bir hale geldiğini ve birçok bitkinin neslinin tükendiğini ve unutulmaya yüz tuttuğunu gördü.

Hz.Muhammed'in (s.a.v.) dallarının altında gölgelendiği, çöl için en güzel portreleri çizen , Rabbinin izniyle her daim meyve veren, şairler ve sanatları için esin kaynağı olan bu ağaç, çöl diyarında farklı zamanlara ve hayatlara tanıklık ederek hep “kıymetli” kalacaktır.

SEMURE'YE DAİR...

Semure ağacı Peygamber Efendimiz’in (sas) çok sevdiği bir ağaç olarak bilinir.

Yolculukları esnasında ne zaman bu ağacı görse altında bir miktar dinlenir iki rekât namaz kıldığı rivayet edilir.

Hudeybiye’de, Peygamber Efendimiz’in (sas) sahabe ile gerçekleştirdiği Rıdvan Biati yine bir semure ağacı altında gerçekleşmiştir.

Medine yıllarında Efendimiz (sas) ordusuyla Bedir Savaşı’na giderken Vadi-yi Akîk’te yine bir Semure ağacı altında dinlenmişler. Hatta Hz. Ömer’in (ra) oğlu Abdullah bin Ömer ömrü boyunca bu ağacı sulamaya devam etmiş.

Yine Tebük Seferi’ne giderken de 8 farklı yerde dinlendiği ve bu mola yerlerinin hepsi de semure ağacı olan alanlar olduğu rivayet edilir. Bugün bu 8 konaklama yerinden sadece bir tanesi biliniyor. Burada Efendimiz’in (sas) istirahat ettiği yerin üzerinde de Mescidü’l-Tevbe adlı bir mescit var.

Gatafân Gazvesi veya Enmâr Gazvesi diye bilinen bu harekâtta karşılarında düşman kuvveti bulamayan müslümanlar Zûemer’de karargâh kurdular. Bu sırada sağanak halinde yağan yağmurdan ıslanan Hz. Peygamber ashabından biraz uzaklaşarak elbisesini kurutmak istedi ve kılıcını bir ağacın dalına asarak ağacın gölgesine uzandı. Bunu gören Gatafânlılar Hz. Peygamber’i öldürmek için iyi bir fırsat çıktığını düşünerek reisleri ve en cesurları olan Dü‘sûr’u bu fırsatı değerlendirmeye teşvik ettiler. Kimseye görünmeden Hz. Peygamber’in yanına kadar gelen Dü‘sûr semure ağacında asılı kılıcı (bazı rivayetlere göre beraberinde götürdüğü keskin bir kılıcı) kınından çıkararak Hz. Peygamber’in başucuna dikildi ve, “Ey Muhammed! Şimdi seni benden kim kurtarabilir?” diye sordu. Hz. Peygamber’in güçlü bir sada ile, “Allah kurtarır” demesi üzerine kılıç elinden düştü (bazı rivayetlere göre ise Dü‘sûr’un göğsüne Cebrâil’in vurması üzerine kılıç yere düştü). Bu defa kılıcı Hz. Peygamber alarak ona, “Şimdi seni benden kim kurtarabilir?” diye sorunca Dü‘sûr’dan, “Hiç kimse” cevabını aldı. Ancak Hz. Peygamber ona dokunmadı. Dü‘sûr’u ashabına göstererek olayı anlattı.

Dü‘sûr’un bu olay üzerine hemen orada veya bir daha Hz. Peygamber’in aleyhinde bulunmayacağına dair söz verdikten ve kabilesine döndükden sonra müslüman olduğu nakledilir. Bu olayın Zâtürrikā‘ Gazvesi’nde geçtiği de söylenmektedir. Bu hadisedeki kılıç olayının da semure ağacında yaşandığı rivayet edilir.