Muslim Port Haber Merkezi | Oğuzhan Çördük

AB'ye Hırvatistan üzerinden girmeyi umut eden bazı mülteciler, sınırdan geri çevrilmemek için hastaneye kaldıracaklarını umarak kasten tehlikeli maddeleri içiyorlar.

Hırvatistan üzerinden Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan sığınmacılar, polisin onları yasadışı yollardan geldikleri gerekçesiyle sınır dışı etmesi yerine hastanelere götürmesini umarak, ağır afyonlar da dahil olmak üzere tehlikeli maddeleri kasten içiyorlar.

Hırvatistan makamları göçmenlere, sığınma başvurusunda bulunmalarına izin verilmediğinde sınır dışı edilme uygulaması olan 'geri gönderme' politikasını uyguluyor. Bu sırada da sığınmacılara yönelik şiddetli muamele de bulunuluyor. Yüzlerce göçme, Bosna'nın kuzeybatısındaki Hırvat sınırının hemen üzerinde mahsur kalmış durumda. Hırvatistan ve AB'de diğer ülkelere sığınma talebinde bulundu. Bölgede sıkışan sığınmacılar, sınırlardan AB ülkelerine girmeye deniyor.

Onlarca kez deneyerek sonuç alamayan göçmenler korkunç yöntemlere başvurmaya başladı. Tıbbi sorunların hastane yolunu açacağı ve hak talebinde bulunma şansını tetikleyeceğini umuyorlar. Ancak afyonlar, ağrı kesiciler, uyku hapları, sigara tütünü ve hatta şampuan gibi maddeleri içen ya da yiyenlerin çoğunlukla kadınlar olduğu da aktarıldı.

İran üzerinden sığınmacı olarak gelen 38 yaşındaki bir anne, terk edilmiş bir evden Al Jazeera'ya gönderilen bir video mesajıyla, '[ailemle birlikte] Hırvatistan'a sığınmak için gittim ve dört Tramadol aldım' dedi. Potok, Hırvat sınırından iki kilometreden (yaklaşık bir mil) daha az bir Bosna kasabası. Uyuşturucu aldığı için utandığı için adını vermeyi reddetti. Şiddetli ve bazen ölümcül solunum problemlerine neden olabilen bir afyon olan Tramadol'ün normal dozu bir veya iki hap olarak kullanılıyor.

"Çocuklarım yüzünden bu tabletleri almak zorunda kaldım, böylece bu ülkeyi terk edip Avrupa'ya gidebiliriz." İfadelerini kullandı.

Hadžin Potok'taki bu kadın ve diğer sığınmacılar, Al Jazeera'ya "oyunda!" kullandıkları Tramadol zulalarını gösterdi. Aynı bölgede yaşayan diğer sığınmacılar da, sigara tütünü yediklerini, afyon yuttuklarını veya şampuan içtiklerini söylüyorlar.

Göçmen Krizi: Avrupa'ya Uzanan Zehirli Bir Yolculuk Hikayeleriyle Doldu

İnsanların bu tehlikeli taktiğe olan inancının, geçen Kasım ayında Hırvatistan sınırındaki ormanlık alanda kocası ve çocuklarıyla birlikte sigara tütününü yutan Ferhana adlı kadının hastaneye kaldırılmasıyla başladığı söyleniyor.

Almanya'nın Munih kentindeki bir hastaneye, 'Kalp atışım yavaşladı ve nefesim kesildi… Vücudum uyuşmuştu. Sadece sesleri duyabiliyordum ama tepki veremiyordum" sözlerinin yazılı olduğu kısa mesaj yoluyla iletişim kuruldu. Almanya'ya vardığında da anjiyoplasti yaptırmasını gerektiren bir kalp sorunuyla karşılaştığı belirtildi.

Ferhana, sigarayı yedikten yaklaşık 30 dakika sonra bilincini kaybettiğini söylüyor. İlk olarak, Birkaç saat sonra Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'deki bir hastanede uyandığını dile getirdi.

Kaç kişinin bu taktiği denediğini belirlemek zor, ancak farklı milletlerden ve onlarca kilometre uzakta gelen göçmenler, sığınma sürecini tetiklemek için umutsuz bir girişimle kontrollü maddeler kullanıldığı benzer hikayelerini anlatıyor.

Bosna'da faaliyet gösteren başlıca göç örgütlerinden biri olan Danimarka Mülteci Konseyi, Al Jazeera'ya gönderdiği bir e-postada, Kızıl Haç sağlık görevlilerini içeren sosyal yardım ekibinin bu tür aşırı doz taktikleriyle ilgili "anekdot raporları" yayınladığı, ancak "verileri olmadığını" söyledi. Ülkenin birkaç mülteci kampını yöneten Uluslararası Göç Örgütü ise, bu konu ile ilgili soru taleplerine yanıt vermedi.

Buradaki Herkes Ağrı Kesici Haplar Kullanıyor

Sığınmacılar, Tramadol'ü yerel eczanelerden, diğer mültecilerden veya Boşnaklardan karaborsa üzerinden 20 tablet için 2,25 Euro'ya (2,65 $) aldıklarını söylüyorlar. Tramadol normalde reçete gerektirir, ancak mülteciler reçetesiz kolayca satın aldıklarını söylüyor. Durum tamamen karaborsaya dönüşmüş halde. Onalarca sığınmacı, hapları aldıkları eczanelerin adını bile veriyor.

Bosna'daki yabancı gönüllü sağlık görevlileri, genellikle fiziksel ve psikolojik acıları tedavi etmek için göçmen nüfus arasında güçlü ilaçların yüksek oranda kullanıldığını bildiriyor.

Bir Alman sağlık görevlisi, çoğu Afgan ailelerden oluşan yaklaşık 200 sığınmacının terk edilmiş evlerde yaşadığı küçük bir köye atıfta bulunarak, "Buradaki yetişkinlerin yüzde 95'inin Tramadol veya diğer ağrı kesici ilaçları aldığını düşünüyorum" dedi. Gönüllü, Bosna üzerinden lisansı olmadan tıbbi hizmet vermesinin yasa dışı olduğu için adının ve bulunduğu yerin verilmemesini istedi.

Gönüllü, "15 veya 16 yaşındaki çocuklar bu hapları alıyor ve ben 14 yaşından küçük çocukların uyku haplarından aşırı doz belirtileri gösterdiğini gördüm" diye ekledi.

'Buradaki herkes Tramadol alıyor' dedi. Sağlık görevlisinin bahsettiği köyde yaşayan yirmili yaşlarında bir Afgan sığınmacı, "Hırvat polisi bize vurduğunda alıyoruz, böylece acıyı hissetmiyoruz." sözleriyle başka bir dramı daha gözler önüne serdi.

Yakındaki bir evde yaşayan 17 yaşındaki bir kız, babasının çoğu kez Tramadol aldığını söylüyor.

Yedi çocuğun en büyüğü olan kız, 'Kardeşimi taşımak zorunda çünkü o dört yaşında ve tüm yolu yürüyemiyor' dedi.

Kamptaki bazı sığınmacılar da, aşırı dozda Tramadol almak yerine, sigara tütününü bir yudum suyla yuttuklarını ve defalarca kusmalarına neden olduğunu söylüyorlar. Aşırı kusmanın, bir geri tepme yerine bir hastane ziyaretine yol açacağını umuyorlar.

Umutsuz Girişimler!

17 yaşındaki Afgan bir çocuk, 'İnsanlar Avrupa'ya gitmek için her şeyi yapacak' dedi.

Geçen Aralık ayının soğuk bir sabahında, 32 yaşındaki Afgan iki çocuk annesi Asal'de aynı yolu denemiş!

Yine 32 yaşındaki kocası Osman ile Asal, ailelerinin Hırvatistan'a ulaşmasının tek yolunun bu olduğuna kanaat getirmiş.

10 Euro'ya (11,76 $) yerel bir eczaneden 10 ağır uyku tableti paketi almışlar. Anlatırken ne Asel ne de Osman ilacın adını veya dozunu hatırlayamadı.

Şafak sökmeden önce aile kronik solunum sorunları olan 70 yaşındaki babaları ve küçük çocuklu ile diğer üç Afgan aileyle birlikte ormanlık alanı aşarak Bosna'dan Hırvatistan'a geçmiş.

Osman, sınırı geçmelerinden kısa bir süre sonra Asal'ın 10 tabletten sekizini aldığını hatırladı. Gruptaki diğer kadınlar herhangi bir ilaç kullanmamıştır.

Asal'ın o güne dair hafızası zayıf. Ancak Osman, karısı hapları yuttuktan bir saatten az bir süre sonra derisinin sarardığını, gözlerinin donduğunu ve ağırlaştığını, başının bir yana düştüğünü hatırlıyor. Çiftin çocukları annelerine ne olduğunu anlayamadıkları için uzun süre ağlamış.

Daha önceki sınır geçiş girişimlerinde Asal'ın tabletleri aldığı yerde hep polisle karşılaşan aile, polisin bir an önce gelip Asal'ı kötü bir durumda bulup herkesi hastaneye götürmesini ummuş. Ancak o seferde polis gelmemiş.

Filistin'e Destek için Öğrenci Eylemleri İngiltere Üniversitelerinde de Yayılıyor Filistin'e Destek için Öğrenci Eylemleri İngiltere Üniversitelerinde de Yayılıyor

'Bosna'ya Geri Dönün!'

"Öldü gibi. Bitti," diye içinden geçirmiş Osman. Etrafta polis olmaması nedeniyle ve şanslarının devam etmesi durumunda Zagreb'deki aileler için bir mülteci kampına gidebileceklerini düşünmüşler.

Gruptaki dört adam, yaklaşık 60 kg ağırlığındaki baygın kadını sırtlarında taşımak için sırayla yola devam etmiş.

Osman, Glina nehrinin birkaç kilometre güneyinde, Hırvat yetkililerin onları yakaladığını söyledi. Asal hala baygındı, dili dışarı sarkmış halde yere yığıldığını dile getirdi. Memurların fiziksel durumuyla ilgili tek yorumu, 'Sorun değil. Hajde [Hırvatça "Hadi gidelim]'" diye bir şeyler dediğini aktardı.

Grup, saat 22.00 sıralarında araçla Bosna'ya geri getirilmiş ve aileler o sabah geçtikleri sınırdan dönerken Osman, Hırvat polisinin silahlarını havaya ateş ederek tehdit edercesine bağırdığını söyledi: 'Bosna'ya geri dönün!'

Asal ve ailesi yaklaşık 10 aydır bu bölgede.

Asal'ın yaşlı kayınpederi, bu yaz neredeyse her gün, elektriği veya suyu olmayan terk edilmiş bir evden iki kilometre (1,2 mil) uzaktaki, sınır muhafızlarından sığınma talebinde bulunmak için tek başına Hırvatistan sınırına yürümüş. Bazen yanında birkaç giysi, bazen de hiçbir şey olmayan plastik bir alışveriş çantası taşımış. Aylarca her gün aynı cevapla yaklaşık bir saat sonra eve dönmüş.

Yaşlı adam artık hayli yıpranmış bir çift sandaletle ve kendi ait yapabildiği sadece bir kıyafet değişikliğiyle sınırı geçebilmiş. Şimdi ailesinin geri kalanının ona katılması için bir Zagreb mülteci kampında tek başına bekliyor! Ama bu kavuşmanın ne zaman olacağını veya gerçekleşebileceğini kimse tahmin bile edemiyor.