1.Etiyopya’nın Güncel Siyasi ve Sosyal Durumu
Etiyopya Doğu Afrika’nın bütünlüğü içerisinde ele alınması gereken Doğu Afrika’nın önemli ülkelerinden birisidir. Doğu Afrika’nın İslam ağırlıklı medeniyet dokusu içinde Hıristiyanlığın dikkat çekici varlığı ve özellikle iktidardaki gücü ile de stratejik bir siyasal anlam taşır. Müslüman okyanusunun Hıristiyan adası olarak algılanması nedeniyle Batılı Ülke ve kuruluşların da önemli bir operasyon merkezi olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Afrika Birliğinin merkezinin bu ülkede bulunması, Uluslar arası kuruluşların ve yardım çalışmalarının bu ülkeden yapılması ve özellikle dini temelli misyon faaliyetleri içinde bölgenin tercih edilmesi ülkenin hassas durumunun önemli göstergeleridir.
Etnik ve dinsel açıdan çok çeşitlilik arz eden ülkede 9 etnik bölgeden bahsedilebilir. Her bölgenin kendi dili olmakla birlikte 80 dilin konuşulduğu ülke tam bir etnik ve kültürel atlas özelliği taşımaktadır. Bu çeşitliliğe rağmen göreceli bir istikrar ve güvenliğin Batılı güçlerin eliyle sağlandığı da söylenebilir. Müslüman nüfusunun çokluğu ve özellikle Müslüman ülkelerce kuşatılmışlığı nedeniyle ortaya çıkacak bir istikrar sorununun Müslümanların işine gelmesinden endişe edildiğinden Batı eliyle yapılandırılmış yönetim ve göreli istikrar geçmiş dönemlerden itibaren desteklenmektedir. Bu göreli istikrar hali bazı zamanlarda dar boğaza girdiğinden Batılı ülkelerin uluslararası kuruluşlar eliyle bölgede çok boyutlu çalışmalar yapmak zorunda kaldığı söylenebilir. Zira ülke içindeki istikrar kadar bölge bütünlüğünde ki Etiyopya gerçeği batı açısından ihmal edilebilecek durumda bulunmamaktadır.
Bölgedeki önemli sorun alanları bulunmaktadır. Etnik çeşitliliğin yanında katı sosyal sınıfsal farklılıklar nedeniyle sert toplumsal kopuşlar görülebilir. Orta sınıfın bulunmadığı ülkede ağır yoksulluk ve zenginlik iki kutuplu bir toplumsal ortaya çıkartmıştır. Kalkınma sorunları yanında şehir ve kırsal yaşamı arasında önemli farklılıklar ve kalkınmanın belli bölgede yoğunlaşması ile sosyo ekonomik başkaca sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Bölgesel kuraklığın sonuçları da ancak dış yardımlar eliyle tolere edilebilmektedir. Dış yardımlar BM başta olmak üzere UNDP,UNSCR,AFA,WFP vb. kuruluşlar ve programlar eliyle koordine edilmektedir. Bölgenin siyasi, politik dini denklemi ile uluslararası yardım arasında önemli bir illiyet olduğu söylenebilir.
2.Etiyopya’da Nüfus Manipülasyonu
Bölgede dini dağılım ve oransal olarak nüfus konusu sürekli olarak tartışma konusu yapılmaktadır. Müslümanların, Hıristiyanların ve Uluslararası kuruluşların bölge ile ilgili oranlamaları birbirine tutmamaktadır. Bu bilgi kaosu bölgede Hıristiyan nüfusunun istenen düzeyde olmaması nedeniyle özellikle yapıldığından Müslüman kuruluşların verdiği rakamlar gerçeğe daha yakındır. CIA’nin web sayfasında Müslümanların nüfusunun %60 olduğu yazılı iken Etiyopya hükümetinin ısrarı ile bu bilgi kaldırılmıştır. Bugün Müslümanların ülkedeki en temel varoluşsal çabaları ülke nüfusundaki gerçek değerin tanımlanmasıdır. Bu oransal netleşme ile siyasi ve kültürel temsil talebi arasında önemli bir ilişki olduğundan hükümet hiçbir şekilde Müslümanların bu ve benzeri olarak Müslümanlık kimliği üzerinden var olmalarına imkân bırakmamaktadır. Son dönemde Arap baharı başta olmak üzere Somali ve Sudan gergefinde ortaya çıkan hareketliliğin etkisi ile de ülkede bazı siyasi tedbirler alınmaya başlanmıştır.
3.Etiyopya’da Müslümanlara Yönelik Yakın Döneme Kadar Devam Eden Hak İhlalleri ve Yapısal Sorunlar
Etiyopya, Müslüman okyanusunun Hıristiyan adası olarak kalması amacıyla yoğun bir ulusal ve uluslararası mesainin ortaya konulduğu bir ülkedir. Ülkede bitip tükenmeyen yoksulluk problemi ve özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerdeki göreli yoksulluk nedeniyle sosyal mobilite sağlanamamakta siyasi elitler tamamen Hıristiyan azınlıklardan çıkmaktadır. Bölgede Hıristiyanlığın tipolojisine bakıldığında Batı Kiliselerinden bağımsız kadim ve kendine özgü karakter taşıyan bir mahiyette olduğu görülür. Dinler arası çatışmanın çok sert seyretmediği ülkede yönetim ağırlıklı olarak Hıristiyanlarda olmuştur. Din konusunda Ülke siyasetinin genel eğilimi siyasi aktörün pozisyonuna göre değişiklik gösterebilir. Ülkede yoğun bir protestanlaşma mesaisi küresel kuruluşlar eliyle ortaya konmaktadır. Bu durum geleneksel Etiyopya kilisesinin ve toplumu rahatsız etmekle birlikte imkân ve sınırlılıklar nedeniyle herhangi bir direnç ortaya koyulmamaktadır. Son dönemde geleneksel Etiyopya kilisesi ile Müslüman toplum arasında iki dini toplumun da yaşanmışlıkları üzerinden bir yakınlaşma olduğu söylenebilir.
Şehir ve yönetim Hıristiyanların elinde olmakla birlikte taşrada Müslümanlar daha yoğundur. Şehir hayatındaki hakim durum nedeniyle okur yazarlık ve eğitim durumu oranları Hıristiyanların lehinedir. Bu durum Müslümanların aleyhine olmak üzere fırsat eşitliği sorunu gibi önemli bir insan hakkı ihlali getirmektedir. Hıristiyanlar lehinde pozitif avantajların oluşması ile de zamanla Hıristiyan toplumla Müslümanlar arasında fırsat eşitliği açısından büyük bir fark oluşturmuştur. Şehir ve Yönetim kimde ise modern hayata ait kurumlar ve uluslararası fırsatlar da onun lehine gelişmektedir. Ülkede bu gayrı adil döngünün ortadan kalkmasına yönelik olarak Sudan, Mısır, Pakistan, Hindistan, Güney Afrika ve yeni dönemde Türkiye’ye yoğun bir Müslüman öğrenci akışı olmaktadır. Bu durumun on yıllık zamana yayılarak yaygınlaştırılması ve bölgede Müslümanların lehine bir okuryazarlığın ve yüksek öğretimin oluşturulması büyük fırsatlar oluşturabilecektir. Eğitim yoluyla sağlanan kültürel düzey ve Müslüman entellektüel sınıfın oluşmasıyla Müslüman toplumun kendini ifade ve temsil konusundaki kaynak ve fırsatları genişleyecektir.
Ülkede Müslümanların lehine oluşabilecek her türlü fırsat değerlidir.Müslümanlar oransal avantajlarını birde başka fırsat ve yeteneklerle buluştururlarsa Etiyopya’da Müslüman toplumunun kültürel, sosyal ve siyasi temsilinde önemli değişimler yaşanabilecektir.
4. Etiyopya’da İslam Toplumunun Küresel/Mahalli Bir Problemi Olarak AHBAŞ Sürecinde Yaşananlar
2012 sonrasında ülkedeki İslami din algısının dönüştürülmesine yönelik olarak hükümet eliyle gayri İslami eğilimleri olan Ahbaş hareketi ülkede Yüksek İslam Konseyinin başına getirilmiş ve dini hayat Ahbaş’lar eliyle fesada uğratılmaya çalışılmıştı. İslam’ın temel esaslarını sorgulayan ve adeta tevhit temelinden kopuk bir dindarlık özellikle dış güçler eliyle bölgeye yerleştirilmeye çalışılmıştır. Yapısal olarak diyalogculuk temelinde küresel projenin bölgesel bir yansımasıdır. Finans kaynağını İsrail’den alan yaklaşım geleneksel İslami anlayışı örseleyen bir mahiyettedir. Ehli Sünnet ulemasının ve makul dini grupların bu hareket ile ilgili yaklaşımları oldukça olumsuzdur. Etiyopya’dan başlayarak Afrika’ya yaygınlaştırılmak istenen Ahbaş hareketi Afrika İslam’ı için büyük bir tehdittir. Etiyopya da Müslüman toplum bu oluşuma hep birlikte itirazda bulundu. Bölgenin kadim dindarlık geleneği ile tezat oluşturan bu durum Etiyopya Müslümanları için ortak bir itiraz noktası olmuştur. Etnik olarak çeşitlilik gösteren Müslümanlar söz konusu olan İslam dini olduğunda ortak bir tutum oluşturabilmektedir. Ahbaş meselesi Etiyopya Müslümanları ve Etiyopya hükümeti açısından karşılıklı bir irade testine dönüştürülmüş ve buna bağlı olarak itiraz ve eylemler artarak devam etmiştir.
Nispeten son 3 yıla bakıldığında gerilim ortamında nisbeten rahatlama görülmüştür. Ahbaş meselesi Etiyopya Müslümanlarını çok yormuş bir meseledir. Etiyopya Müslümanları mazbut tabiatları agresif bir eğilim içine girmeme konusunda gayretli bir tutum ortaya koymuşturlar. Özellikle Somali bölgesindeki radikal yapıların bölgeye intikal etmemesi konusunda özen içinde hareket etmektedirler.
5.Etiyopya’da Uluslararası Yardımın Karakteri
Etiyopya Yoksulluk ve Kuraklıkla birlikte gelen hastalıklar başta olmak üzere pek çok sorunla uğraşmak zorunda kalan bir Afrika ülkesidir. Bu sorunların giderilmesine yönelik ulusal tedbirlerden ziyade dış yardımlara muhtaç bir görüntüdedir. Siyasi amaçlarının da göz ardı edilmediği uluslararası yardımların en önemli bölgesidir. Özellikle Afrika Birliğinin de bu bölgede olması ile göreli istikrarın dış yardımlarla sağlandığı söylenebilir. Bu yardımlar genellikle Hıristiyanların yaşadığı bölgelerde olmakta ve yatırım ağırlıklı programlar Etiyopya devletinin koordinesinde gerçekleşmektedir. Kuyu ve bölgesel yatırımlar ülkenin İnsani Yardım ve Su Bakanlıklarının koordinesinde yapılmakta ve bölge takdirleri de bu kurumlarca kararlaştırılmaktadır. World Food Program başta olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar bölgede çalışmaktadır. Bunun yanında bazı ülkelerin özellikle bölgede müdahil olduğu ve yardım dışı alanlara da girdikleri söylenebilir. Özellikle USA, İsrail, İngiltere, Çin, Almanya dikkat çekici ülkelerdir. Bu ülkelerin bölgesel misyon faaliyetler dışında siyasi, kültürel ve özellikle askeri faaliyetler içinde bu ülkede bulundukları söylenebilir. Özellikle AMİSON Afrika Birliğinin desteklenmesi çalışmaları kapsamında Etiyopya’nın bölgede üstlendiği rol fonlanmıştır. Büyük güçler Uluslararası yardım ve bölgesel yatırımlarda bir bütünlük içinde görülseler de bölgede rol alma konusunda gizli bir rekabetin olduğu da görülmektedir.
Misyonerlik çalışmalarının kurumsal merkezleri yanında en büyük bölgesel kiliselerde Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bulunmaktadır. Bu kiliseler genellikle yerli nitelikte sayılabilecek kiliselerdir. Etiyopya yönetimi dine ve kiliseye müdahale etmeme yönünde bir eğilim içindedir. Geçmişte yaşanan önemli bir kriz büyük etki bırakmıştır. Geçmiş hükümetlerden biri, kilisenin en yüksek temsil makamı olan patriği görevden alarak kendi istediği bir atamayı yapmasıyla Hıristiyan toplumun öfkesinin muhatabı olmuştu.
Batılı kuruluşlar yanında Müslüman kuruluşlar açısından da Etiyopya önemli bir yardım evrenidir. Bu yardımlar teknik ve insani yardımlar ve dini temelli yardımlar olarak ele alınabilir. Müslüman ülkeler ve Müslüman kuruluşlar yoluyla özellikle IDP (İslamic Development Bank) eliyle yapılmış pek çok kurumsal çalışma da mevcuttur.
Etiyopya’da Nisan 2018 tarihli yeni hükümetin ardından gözle görülür nitelikte değişimler yaşanmıştır. Bu değişim tüm alanlarda ortaya çıktığı söylenebilir.
6. Abiy Ahmed Ali’nin Başbakanlığı ve Değişen Etiyopya
Etiyopya Başbakanı Hailemariam Desalegn, başbakanlık görevinden ve EPRDF liderliği görevinden istifa ettiğini açıklamasının ardından Etiyopya’da bir idari ve siyasi kriz ortaya çıkmıştı.
Farklı eyaletlerden dört partinin oluşturduğu iktidar koalisyonu Etiyopya Halkları Devrimci Demokratik Cephesince (EPRDF) gerçekleştirilen konsey toplantısında, koalisyonun başına Oromo Halklarının Demokratik Örgütü (OPDO) Başkanı Abiy Ahmed Ali'nin (42) geçmesi kararlaştırmıştı.
Cephe etnik çeşitliliğin olduğu Etiyopya’nın önemli dört siyasi etnik yapısından teşekkül ediyor. Oromo Halklarının Demokratik Örgütü (OPDO) , Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF), Amhara Ulusal Demokratik Hareketi (ANDM), ve Güney Etiyopya Halkları Demokratik Hareketi'nden (SEPDM) meydana gelen Koalisyonun başına geçen Abiy Ahmed'in başbakanlığa geçmesi ile son 27 yıllık EPRDF yönetiminde ilk kez Oromolu bir isim başbakan oldu.
EPRDF'in başına geçen Abiy Ahmed Ali, ülkede yıllarca ordu içerisinde görev yaptıktan sonra yarbaylığa yükseldi ve siyasete girerek Bilim ve Teknoloji Bakanı olarak görev yaptı. Ahmed, son olarak Oromiya Eyaleti Başkanı Lemma Megersa'nın yardımcılığını üslenmişti. Abiy Ahmed’in en dikkat çeken özelliklerinden biri de babasının Müslüman, annesinin ise Hristiyan olması oldu. Bu durum, karma dinsel bir yapıda olan Etiyopya’da farklılıkları buluşturacak bir fırsat olarak algılanmıştır.
6.1. Abiy Ahmed Ali’yi Başbakanlığa Hazırlayan Olumsuz Şartlar
Abiy Ahmed’in Başbakanlığını getiren süreç son dönemde Etiyopya’da tüm alanlarda istikrarın kaybolması oldu. Etnik federalizmin uygulandığı Etiyopya'da komünist Derg rejiminin 1991'de yıkılmasından bu yana iktidarda bulunan EPRDF, başbakanın istifası sonrası olağanüstü hal ilan etmişti. Etiyopya hükümetinin Oromiya eyaletindeki tarım arazilerini kamulaştırarak başkent Addis Ababa'nın sınırlarını genişletmeye çalışması sonucu Aralık 2015'te Oromiya'da başlayan gösteriler Amhara eyaletine de yayılmıştı. Protestolar sonrası tutuklanan çok sayıda muhalif isim, gazeteci ve aktivist tutuklanmıştı. Dini yaşam alanında da istikrarın bozulması pek çok olayı beraberinde getirdi. Müslümanlar Ahbaş olayı ve ona bağlı gelişmelerden etkilenirken, Hrisiyanlarda geleneksel Etiyopya kilisesini örseleyen Protestanlaştırıcı iktidar eğilimlerinden çok fazla rahatsızlık duydular. Bunun yanında ülkede sosyal politika uygulamalarında yaşanan sorunlar da Etiyopya istikrarını tamamen ortadan kaldırdı. En küçük azınlık gruplardan biri olan Tigray hakimiyeti de ülkede büyük siyasitartışmalara sebebiyet oluşturdu.
6.2.Abiy Ahmed Ali’nin İktidar Süreci ve Öncelikli Uygulamaları
6.2.1.Ülke İçindeki Uygulamalar
Abiy Ahmed Ali karma nitelikli bir dinsel kimlik taşıdığı için ve özellikle Oromiyeli olduğu için geniş bir toplumsal mutabakatın ismi olarak etnik kimlikleri aşan bir hüsnü kabul görmüştür. Asker kimliği yanında, başarılı bakanlık ve bölgesel Başbakan yardımcılığı süreci de dikkatlerin üzerinde toplanmasını sağlamıştır. Fakat bu sürecin asıl odak noktası iktidar koalisyonun ortak önerdiği bir isim olmasıdır. Pek tabi yıllardır iktidara susayan Oromo’ların içinden çıkmış olması da onun için önemli bir avantaj oluşturmuştur.
Abiy Ahmed Ali, genç ve enerjik bir görünüm ortaya koymaktadır. Katılımcı ve demokratik yöntemleri esas alan yönetim tipi ile her sosyal katman tarafından benimsenmiştir. Toplumun tüm sınıfları ve grupları ile etkileşim içinde olan çok partili Etiyopya’da herkes ile istişare etme konusunda gayret göstermektedir. Etiyopya’nın yeniden kalkınmasına yönelik bir çaba içinde olduğu yakinen gözlenmektedir. Bir yılı aşan Başbakanlık döneminde tüm sektörlerde hatırı sayılır gelişmeler olduğu söylenebilir.
Göreve gelir gelmez ilk ve en önemli uygulaması siyasi ve demokratik talepleri nedeniyle tutuklu olan tüm mahkumlara af getirmesi olmuştur. Bu mahkumların bir kısmının siyasi rakipleri olmasına da aldırış etmemiş, bazıları ile de birlikte çalışma yolunu tercih etmiştir. Etiyopya içinde var olan bölgesel gerginlikler konusunda aldığı inisiyatif çok anlamlıdır. Özellikle kriz OGADEN bölgesindeki Ogaden National Liberatin Front (ONLF) adlı silahlı yapı ile yaptığı müzakereler neticesinde yapı kendini fes ederek siyasi partiye dönüşme kararı almıştır. Bunun dışında farklı lokal agresif gruplarla yaptığı görüşmelerle demokratik bir Etiyopya’nın önünü açtığı ifade edilebilir.
Etiyopya’nın %60’a yakını Müslümandır. Bu büyük nüfus şu an kadar hep örselenmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında küresel çalışmaların da etkili olduğu söylenebilir. Ahbaş süreci ve Envar mescidi etrafında ortaya çıkan olaylar neticesinde binlerce Müslüman tutuklanmıştır. İslami eğitim ve davet çalışmaları yanında Müslümanlara ait Sivil kuruluşlar çalışamaz hale getirilmiştir. Ayrıca bazı bölgelerde Müslümanlara kurulan kumpaslarla (evlerine ve iş yerlerine bırakılan silahlarla) tutuklamalar gerçekleştirilmiştir. Abiy Ahmed Ali göreve gelir gelmez ilk iş olarak Müslümanların salınıvermesini sağlamıştır. Başbakanın babasının Müslüman olması da Müslüman toplumda olumlu bir algıya sebep olmuştur.
Abiy Ahmed Ali'nin en önemli adımlarında birinin de ülke içi kalkınma olduğunu ifade etmek gerekir. Kendisi de orta halli bir aileden gelen Ahmed’in yoksul mahallelere yaptığı ziyaretler ve yaptığı açıklamalar oldukça büyük ses getirmiştir. Yoksul insanları odaklayan politik gayretleri toplumdan büyük ilgi görmüştür.
6.2.2.Müslümanlarla İlişkiler ve Değişen Şartlar
Müslüman topluluklar Abiy Ahmed Ali'nin iktidar döneminde siyasallaşma konusunda bazı fırsatlara sahip olmaktadırlar. Abiy Ahmed’in demokratikleşme programı çerçevesinde tüm eyaletlerde ve merkezde pek çok partinin kurulduğu söylenebilir. Bu partilerin bir kısmı Müslümanlar tarafından oluşturulmuş, bazı siyasi partiler de karma olarak yapılandırılmıştır. Tartışmasız Etiyopya halkının ortak sorunları vardır. İdeolojik bir ortak program çerçevesinde kurulan partilerde Etiyopya halkının ortak sorunlarına karma bir insan yapısı ile yönelen önemli siyasi hareketlerden biri de FREEDOM AND EQUALİTY PARTY’dir. Türkiye mezunu Dr. Abdulkadir Adem’in girişim ve gayretleri ile kurulan parti Oromiye merkezli olmakla birlikte ülkenin tümünde etki yaratmaya yönelik bir siyasi duruştur. Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde eğitim almış olan Abdulkadir Adem önemli bir entelektüel ve Etiyopya Müslümanlarının önem verdiği bir liderdir. Abdulkadir Adem Türkiye’de bulunduğu dönemde Türkiye’nin demokrasi yapısını ve çok partili siyasal sistemini yakinen analiz etmiş bir Türkiye dostudur. Abiy Ahmed’in sıkça başvurduğu bir isim olan Abdulkadir Adem eliyle kurulmuş olan PDN NGO üst çatısı ise Etiyopya halkına 90’a yakın Sivil Kuruluş marifetiyle önemli katkılar sunmaktadır. Etiyopya’da ki bu demokratikleşme süreci Etiyopya’nın geleceği için önemli bir fırsattır.
Yakın zamana kadar Ahbaş meselesi üzerinde çok yıpranmış olana İslam toplumuna Abiy Ahmed’in çok önemli bir katkı sunduğu iyi bilinmelidir. Ahbaşlar tarafından sevk ve idare edilen Etiyopya İslam Yüksek Konseyi Etiyopya Müslümanları için oldukça önemli bir kuruluştur. En küçük yerleşim bölgesine kadar nüfuz edebilen bu yapı Etiyopya Müslümanlarının en önemli dini idari merci’dir. Bu yapının sapkın bir yapı olan Ahbaşlar tarafından kontrol altında tutulması Etiyopya Müslümanları için oldukça önemli bir handikaptı. Başbakanın bu konuda aldığı inisiyatif oldukça değerlidir. Etiyopya halkının değerlerine ve İslam’ın temel kaidelerine uygun olmayan Ahbaş hareketi ve kadroları görevden uzaklaştırılarak yerine Etiyopya Müslümanlarının tümünün bir dini otorite olarak kabul ettiği Müftü Hacı Ömer’in seçilmesi imkanı oluşturulmuştur. Uzun zamandır büyük sıkıntı içinde olan Etiyopya Müslümanları için bu büyük bir zafer olmuştur. Ayrıca Üstad Bedru gibi önemli İslam alimler ’inin çalışmalarına ve irşat faaliyetlerine müsaade edilmiştir.
Uzun zamandır Etiyopya’da Müslümanların ihtiyacı olan Faizsiz Bankacılık konusundaki çalışmalar artmıştır. Daha önceki dönemde çalışmaları durdurulan ve kaynaklarına el konulan ZEMZEM BANK’ın yeniden çalışmalarına başlaması sağlanmıştır. Hisse satışının devam ettiği Banka yakında büyük ve güçlü bir zincirle çalışmalarını yaygınlaştıracak. Malezya, Türkiye, Katar ve Endonezya’da ki modellerin incelendiği bir Faizsiz Bankacılık modeli konusunda çalışmalar hızla devam etmektedir. Çok yakın zamanda pek çok faizsiz bankanın açılacağı müjdelenmektedir.
Abiy Ahmed Ali iktidarında Müslümanlar geçmiş dönemlere nazaran oldukça rahat durumda bulunmaktadırlar. Dini yaşamlarında ki rahatlama yanında, siyasi çalışmalar içine girmiş olmaları da Etiyopya Müslümanlarının gelecekleri için bir fırsat olarak görülmektedir.
6.2.3.Dışarıda Atılan Adımlar
Etiyopya tartışmasız Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri. Onun ne kadar özel bir ülke olduğu Afrika Birliğinin merkezinin de orada olmasından anlaşılır. Hristiyanlık tarihi içinde ki özel yeri de Etiyopya’yı Batı nezdinde oldukça değerlidir. Müslümanların ilk hicretini Habeşistan’a yapmaları nedeniyle Müslümanlar içinde tartışmasız çok önemli. Ayrıca yüksek bir nüfus oranına sahip Müslümanlar nüfusu Etiyopya’yı yakinen takip etmeyi Müslümanlar açısından zorunlu kılmaktadır. Tarihi serüveni ile de oldukça önemli olan bu Afrika ülkesinin Dünya ile de geniş bir etkileşim içinde olduğunu söylemek mümkün. Bir dönem sosyalist yönetimi ile Dünya’nın belli bölgeleri içinde anlamlı bir noktadadır. Etiyopya yönetimleri tarihsel serüvenleri boyunca bu çeşitliliği denge siyaseti ile götürmeyi bilmişlerdir. Bunun en dikkat çekici sonucu olarak ta Etiyopya Afrika’nın sömürge olmayan tek ülkesidir. Etiyopya bu denge siyasetini bugünde devam ettirme gayreti içindedir.
Abiy Ahmed Ali hükümeti bu çerçevede tüm dünya ile barış mesajları üzerinden bir diplomatik duruş tercih etmiştir. Özellikle Çin ve ABD ile ilişkisinde rekabetin tam göbeğinde olmasına rağmen ilişkilerini başarı ile götürmektedir. Bu tarafların tercih konusunda yaratacakları baskıya kadar devam edebilecek bir durumdur. Bu baskıyı yaratacak tarafın kaybetme tehlikesi nedeniyle taraflar mutedil bir ilişkiyi tercih etmektedir. Özellikle ABD ve İsrail bölge ’deki kritik yatırımları nedeniyle ve Etiyopya’daki varlıklarını tehlikeye atacak adımlar ortaya koymamaktadırlar. Yakın zamanda Etiyopya havayollarına ait ABD yapımı bir uçağın düşmesi ile Etiyopya güçlü bir inisiyatif alarak ABD’den uçak alımını durdurmuştur. Bu ince diplomatik bir hamle olarak Etiyopya’nın dış politik bağımsızlığının bir görünümü olarak okunabilecektir.
Diğer taraftan Çin’in bölgede ki artan gücüne kayıtsız kalmazken tek yönlü bir etkiyi ortadan kaldıracak adımlar attığı da görülecektir. Tüm ihtiyaçlarını şartsız kabul etme eğilimi içinde olan Çin’e alternatif temaslar içinde olması özgün ve bağımsız kalma konusundaki duruşun da bir ifadesidir.
Abiy Ahmed Ali döneminin en dikkat çekici gelişmesi tartışmasız komşu ülkelerle var olan krizler konusunda aldığı pozisyondur. OGADEN işgali nedeniyle Somali ile ve geçmişte yaşanan krizler nedeniyle Eritre ile devam eden gerilimler konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu iki ülkeye yaptığı ziyaretler tarihi bir mahiyette ve çok etkili neticeler ortaya çıkartmıştır.
Güney Sudan konusunda aldığı inisiyatif bölgedeki gelişmelerde önemli bir konum elde edeceğinin göstergesidir. Mısırla devam eden Nil sorununda iletişimi devam ettiren fakat Etiyopya’nın milli menfaatlerini ıskalamayan bir görünümdedir. Türkiye ile olan ilişkiler de oldukça iyi durumdadır. Siyasi, diplomatik ve iktisadi ilişkiler artma yönünde eğilim göstermektedir.
Abiy Ahmed’in yakın zamanda aldığı inisiyatif oldukça büyük etki yaratmıştır. Sudan’daki darbe ve neticesinde ortaya çıkan sokak olaylarına başından itibaren kayıtsız kalmamıştır. İşin krize girdiği bir noktada tarafları bir masada oturma konusundaki arabulucu tavrı tüm Dünya tarafından takdirle karşılanmıştır. Krizin tırmandığı bir noktada sözünün taraflarca dinleniyor olması Abiy Ahmed’in bölgede güçlü bir aktöre dönüştüğünün en açık ifadesidir. Abiy Ahmet Ali Doğu Afrika’da artık yeri sağlam ve güçlü bir aktördür. İçerde ve dışarıda üstlendiği rol değerlidir.
7.Abiy Ahmed Ali’ye Karşı Darbe Girişimi ve Sonuçları
Abiy Ahmed Ali bir yılı aşan bir dönemde ülke içinde ve dışında çok önemli işler başarmıştır. Başarı her zaman ödül ve kazanım getirmez. Başarının içeride ve dışarıda muarızları da ortaya çıkabilecektir. Menfaati kesilen gruplar bu konuda muhalif tavırlar ortaya koyacaklardır.
Etiyopya yukarıda uzun uzun anlattığımız gibi etnik çeşitliliği kalabalık olan bir ülkedir. 90 farklı etnik grup 9 eyaletle yönetilmektedir. Tüm etnik gruplar merkezi iktidarda daha güçlü bulunma motivasyonu ile hareket etmektedir. Abiy Ahmed Ali dörtlü ittifakın adayı olarak nispeten etnik yapıların üstünde bir meşruiyeti olsa da belli etnik yapıların kendisinden rahatsızlık duyduğu herkesin malumudur. Özellikle uzun bir dönemdir devlet erkinin tüm imkânlarına alışık olan Amhara ve Tigray halklarının isyan potansiyeli içinde oldukları bilinen bir gerçektir. Bu hassasiyet çerçevesinde kurulan ittifak bu durumu göz ardı etmeyerek kabine planlaması yapmasına rağmen tüm bölgelerde etnik kimliği öne çıkararak siyaset üreten grup ve siyasi partiler çalışmalarını artırarak devam etmektedirler. Ülke nüfusunun %25’ine sahip olan Amhara’daki bazı grupların muhalif bir siyasi çaba içinde oldukları ve bu konudaki muhalefetin şiddetini artırdıkları görülmektedir.
Başbakanın dışlamayan tutumuna rağmen etnik ve mahalli güdüler çerçevesinde Oromo’ların iktidarı tamamen ele geçirdikleri ve Amhara’lılara baskının arttığı yönünde yaygın bir propaganda Amhara bölgesinde zemin bulmuştur. 400-500 yıllık iktidarı kaybettikleri düşüncesiyle bölgede son dönemde gerginlik iyiden iyiye artmıştı.
Özellikle Amhara diasporası güçlü olduğu ABD’den yaptığı propaganda ve medya çalışmaları ile bölgede ki gerilim dozajını yükseltmiştir. Ayrıca küresel propaganda kaynaklarını etkin kullanarak belli düzeyde bir etki yarattığı da görülmüştür. Abiy Ahmed Ali’in her başarısını adeta Amhara karşıtı bir durummuş gibi algılayarak Başbakan karşıtı yoğun bir karşı propaganda oluşturulmuştur. Bu konudaki muhalif söylem diasporada yarattığı etkiyi içeride kurduğu bir siyasi parti ile desteklemiştir. Amhara halkının haklarının gasp edildiği üzerinden oldukça sert bir propaganda yapmaktadır.
Tartışmasız Etiyopya’nın istikrarı belli çevreleri rahatsız etmektedir. Bu rahatsızlık içeriden olabileceği gibi dışarıda ’da oluşabilecektir. Etiyopya’nın bölgede etkili ve güçlü bir ülkeye dönüşmesi hesapları olan başka ülkeleri rahatsız edecektir. Ülke ’de artan istikrar belli çevreleri rahatsız etmiş olmalıdır ve ülkede en kolay çıkarılabilecek sorun, etnik fırsatları kullanmaktır. Tam da böyle bir dönemde 22 Haziran 2019 günü Abiy Ahmed Ali üzerinde kamuflaj ile TV’lerde görünmüş ve Amhara bölgesinde bir darbe girişiminin olduğunu ve bastırıldığını halkına ve tüm Dünya’ya ilan etmiştir. Demokratikleşme ve Kalkınma gayreti içinde olan her ülkede kolay bir yöntem olarak darbe ve iç savaş girişimi Etiyopya ordusu tarafından bastırılmıştır.
Darbenin sonucunda; Etiyopya Genelkurmay Başkanı Seara Mekonnen, Amhara bölgesi Başkanı Abbachew Mekonnen, Amhara bölgesi kabine üyesi Azaze Wasaw dahil toplam beş kişi hayatını kaybetmiştir. Darbe girişiminin arkasındaki isim olan Amhara bölgesinin Güvenlik Şefi General Asamnew Tsige ise Bahir Dar şehrinde ölü olarak ele geçirilmiştir. Tsige’nin, Amhara kökenlilere silahlanma çağrısı yaparak diğer etnik gruplara karşı savaşa davet ettiği ve Amhara milislerini işe aldığı gerekçesiyle hükümet yetkililerinin toplantı yapacağını haber alınca darbe girişimine kalkıştığı ortaya çıkmıştır. Asamnew Meles Zenawi döneminde de darbe girişiminden dolayı yargılanıp ceza almış bir isimdir. Asamnew Tsige’nin mevcut Başbakan Abiy Ahmed tarafından ilan edilen genel aftan yararlanarak Amhara eyaletinin güvenlik şefi olarak atanmıştır. Bu iyi niyete karşı yapılmış bir ihanet olarak tarihteki yerini alacaktır.
Darbe’nin en üzücü sonuçlarından biride kendisi de Amharalı olan Etiyopya Genelkurmay Başkanı Seara Mekonnen’in ölümüdür. Mekonnen Abiy Ahmed’e sadakatinin ve ülkesinin gelişimine verdiği destek neticesinde Asamnew’in talimatıyla koruması tarafından öldürülmüştür.
Darbe süreci Etiyopya’nın yükselişine yönelik bir operayondur. Tutuklamalar ve tahkikat devam etmektedir. Sürecin Amhara diasporası marifetiyle tahrik edilerek yeni olayların başlamaması için tedbirler alınmaktadır. Ülkede bu tedbirler çerçevesinde bazı kısıtlamalar vardır. İnternet kesiktir ve bölgeden yeterince haber alınamamaktadır. Bölge ile yaptığımız görüşmelerde Amhara hariç olmak üzere günlük hayatın devam ettiği, tahkikatın Amhara başta olmak üzere ülkenin tümünde devam ettiği bilgisi gelmektedir. Abiy Ahmed ülkesinin milli menfaatleri çerçevesinde gayret etmekte ve etnik duyguları aşan bir Milli Etiyopya var etme gayreti içinde yoluna devam etmektedir. Müslümanlar başta olmak üzere tüm farklılıklara siyasi var olma imkânını açmıştır. Etiyopya halkının refahı, başarısı ve mutluluğu bizi mutlu edecektir.
İsmail Mansur ÖZDEMİR | USSAP (Uluslararası Siyasal, Sosyal Araştırmalar Platformu) Başkanı