Ahıska, bugünkü Gürcistan topraklarının güney batısında kurulu bir şehir. Türkiye sınırına 15 kilometre uzaklıkta, Posof ırmağının iki yakasında. Ruslar bu bölgeye Meshetya diyorlar. Bundan dolayı Ahıska Türkleri, Meshet Türkleri olarak da adlandırılıyor.

Ahıska bölgesi, 1578 yılında Osmanlı Devleti'nin yönetimine geçti ve eyalet merkezi haline getirildi. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan Edirne Antlaşması'yla Ahıska, Rusya'ya bırakıldı. Bu savaştan sonra bölgeden Müslüman ve Katolik nüfusun önemli bölümü Osmanlı topraklarına göç etti.

Sovyet Rusya dönemi

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından bölge bu kez Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı. Ancak Sovyet dönemi Ahıska Türkleri için zorlu bir dönemin de başlangıcıydı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya'sı ile Sovyet Rusya arasında yaşanan çarpışmalar Kafkasya ve Kırım'daki yüzbinlerce Türk için acı dolu yılları da beraberinde getirdi.

Silah altına alınan 40 bin Türk başkalarının savaşı için hayatını verdi. Cepheden dönmeyi başaranlarsa ummadıkları bir manzara ile karşılaştı. Bıraktıkları evlerde artık aileleri değil başkaları oturuyordu. Nazilerle işbirliği yapmakla suçlanan Müslümanlar Orta Asya'ya sürülmüştü.

Sürgün Kararı

'Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin devlet sınırını korumak üzere sınır şehri Ahıska'da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman'ın Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a tahliye edilmesine karar verilmiştir.' Ahıska Türkleri'nin acı dolu sürgün hikayesini başlatan, Stalin imzalı işte bu karardı.

Karar uyarınca Ahıska Türklerinin 40 bini Kazakistan'a, 30 bini Özbekistan'a, 16 biniyse Kırgızistan'a göç ettirilecekti. Bu karardan üç buçuk ay sonra, 14 Kasım 1944'te Ahıska bölgesinin beş ilinden sürgüne gönderildiler. Sahip oldukları ne varsa geride bırakarak sürgün trenlerine bindirildiler. Vagonlarda zor koşullardaki yolculuk altı hafta sürdü. 17 bin kişi açlık, soğuk ve hastalıklara dayanamadı ve hayatını kaybetti.

78 Yıldır Bitmeyen Sürgün: Ahıska 78 Yıldır Bitmeyen Sürgün: Ahıska

Ahıska Türkleri'nin yaşadıkları acı, bu zorlu yolculukta da sona ermedi. Yolculuk sonunda Ahıskalıları çok ağır hayat şartları bekliyordu. Çalışma kamplarında kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapılmadan en ağır işlere sürüldüler. Ahıska Türkleri'nin şehirlerde yaşamaları yasaktı. Köylerini izin almadan terk etmeleri de kurallara aykırıydı. Bir nevi sıkıyönetim altında yaşamaya başladılar. Kuralları ihlal etmeleri halinde aileleriyle birlikte 25 yıl Sibirya'ya sürgüne gönderilme tehdidi altındaydılar. Üstelik yeni yerleşim bölgesindeki coğrafi özelliklere adapte süreci de zor oldu. Salgın ve bulaşıcı hastalıklardan, açlık ve ilaçsızlıktan 30 bin Ahıskalı daha hayatını kaybetti.

Editör: Muslim Port